Senin Burcun, Benim Burcum, Hepimizin Burcu :)



Hangi burç mu? Tabii ki de oğlak burcu.

Tamam burcumuzun çok değerli olduğunu savunurduk hep ve ileride tüm dünyayı oğlak burcu yapmak gibi emellerimiz vardı. Ama Türkiye'deki insanların en fazla bu burca mensup olduğunu görünce gerçekten küçük çaplı bir şaşkınlık yaşadım. Kim bilir belki de etrafta çok fazla oğlak olması pek de memnun olunacak bir şey değildir. Ne de olsa nadide olmak güzel.

Son nüfus sayımında burçlara göre nüfus şu şekildeymiş efendim:

Koç - 6.304.041
Boğa - 6.336.049
İkizler - 5.646.499
Yengeç - 7.964.783
Aslan - 5.204.819
Başak - 5.628.562
Terazi - 5.302.047
Akrep - 4.514.785
Yay - 4.206.969
Oğlak - 10.041.392
Kova - 6.499.345
Balık - 7.170.373

Ben yine de bu işte bir bit yeniği olduğunu düşünüyorum. Çünkü etrafımda o kadar çok oğlak görmedim hayatım boyunca, aksine sürekli ikizler burcu kişilere çatıyorum.

Türkiye'de bu kadar çok oğlak olmasının nedeni; sakın anne-babaların çocuklarının nüfus kağıdını genellikle 1 Ocak'ta çıkarıyor olması olmasın? 1 Ocak oğlak burcuna dahil olduğu için, o insanların hepsinin oğlak burcundan olması da kaçınılmaz tabi ki de.

Yukarıdaki teorim doğru değilse bile ben bu işin arkasını kovalayacağım. Öyle körü körüne kabullenmemek lazım bu olayı. :)

Siz ne düşünüyorsunuz?

Geçmiş, Biraz Romantik Komedi Tadında



Merhaba Sevgili Geleceğe Mektup'çular,

Bildiğiniz üzere acısıyla tatlısıyla 2009 yılını da ardımızda bıraktık ve hatta ardımızda bırakalı neredeyse koskoca bir ay olacak bile. Az önceki cümleyi yazarken günlerin ne kadar da çabuk geçtiğine bir kez daha şaşırdım. Koskoca bir ay... Koskoca bir ay diyorum ama ya o geçirdiğimiz koskoca yıllara ne demeli? Ben şahsen 2000 yılına girişimizi dün gibi hatırlıyorum. Herkes büyük bir telaş içerisindeydi: Yok efendim bilgisayar sistemleri çökecekmiş, dünyanın sonu gelecekmiş, hiçbir şey eskisi gibi olmayacakmış falan... Sonuç: 2000 geldi geçti bize hala bir şey olmadı. Darısı 2012'ye ne diyim.

Yeni bir bin yıla, milenyuma girdiğimiz gibi; bu yeni bin yıla girişimizin üzerinden de koskoca 10 yıl geçti. Bu 10 yılda neler olmadı ki? Eminim hepiniz, bu konu nereye gidicek böyle depresif depresif; yakında mezarlardan, ölümden falan bahseder bu catcher diyorsunuzdur. Ama ben olayı tamamen alakasız bir yere, modaya bağlayacağım hiç kusura bakmayın.

Az önce bir internet sitesinde son 10 yılın galalarda vs. giyilmiş en iyi elbiseleri ile ilgili haberi inceledim. Gerçekten harika elbiseler var. Özellikle şunlara dikkat çekmek isterim:




İlk fotoğrafta, Diane Lane Oscar de la Renta elbisesiyle; ikincisinde Kristin Davis Prada elbisesiyle ve üçüncü fotoğrafta ise Rachel Weisz Vera Wang elbisesiyle görülüyor. Son 10 yılın en iyi elbiseleri içerisinde bayağı bir elbise gördüm ama bu üçü kadar güzeline rastlamadım açıkçası. Hanımlar bu işi biliyorlar ne diyim. Sizce de öyle değil mi?

Bugünkü internet gezintim sonucunda bir adet de ilginç ve bir o kadar da geyik bir test yaptım kendime. Test, "Romantik komedide rolünüz ne olurdu?" diye bir test. Verdiğim cevaplar tamamen anlık ve biraz da geyik icabı idi ama tüm bu geyiklere rağmen sonuç bir felaket çıktı.

Evet sevgili okurlar; test beni romantik komedi'de "ışıkçı" olmaya layık gördü. Neyse kaderde bu varsa çekicez ne yapalım? :)))

Teste ulaşmak isteyenler, aşağıdaki linke tıklayabilirler:

Sizin sonuçlarınızı da çok merak ediyorum açıkçası...

Hayat O Kadar Zor mu?


Evet, hatta o kadardan da daha zor olduğunu düşünüyorum bazen. O kadar zor ki, o kadar yani...


Keşke aklıma estikçe en güzel ve en hafif giysimi giyip çıksam sokaklara, birileri bana renkli bir dünya boyasa mutlu mesut yaşayıp gitsek sonra da. Ne yazık ki bu aralar onlara(!) benzemediğim için oyundan sık sık atılmaktayım. Ben en son üzerimde mavi elbisem kalakalmıştım öyle, hala da oralardayım sanırım. Neyse en azından mavi en sevdiğim renk :)


Ben hayatım boyunca hata yapmaktan çok korkan bir insan olmuşumdur, bunun en önemli nedeni de çevremdeki insanların benimle ilgili fikirlerini biraz fazla önemsemem galiba. Evet belki başkalarına karşı hatalar az oluyor bu şekilde davranınca, peki ya kendime karşı yaptığım hatalar? Bir insanın kendine ettiğini başka hiç kimse edemezmiş diye bir söz var ya anonim, valla doğru söze ne denir? Bu aralar kendime karşı yaptığım hatalar bini aştı, tren artık çoktan raydan çıktı. Hiçbir şey istediğim gibi olmuyor ne yazık ki. ama hala deli gibi hata yapmaktan korkuyorum. Keşke o bildik şiirin sözlerine azıcık da olsa kulak verebilsem:


"Eğer, yeniden başlayabilseydim yaşamaya,
İkincisinde, daha çok hata yapardım."


Hata yapmayacağız derken hayatı kaçırıyoruz sanırım. Bari hata yapıyoruz, hep aynı hataları yapmasak da azıcık renk, yenilik gelse hayatımıza değil mi ama???


 

Yukarıdaki fotoğrafı çok eskiden bir web sitesinde görmüştüm, sizce de ana tema güzel değil mi? hep birbirinden farklı hatalar yap ve mutlu yaşa :D


Ben şahsen bundan sonra hep değişik hataları denemeye çalışacağım, size de aynısını yapmanızı şiddetle öneririm. Kalın sağlıcakla...





Az önce e-kolay.net'ten gelen bir e-posta ilgimi çekti. Genelde bu tarz mailler mail kutuma oldukça fazla gelir, ancak gerek sayıları fazla olduğundan gerekse de hepsini okumaya vakit bulamadığımdan okumadan geçerim. Ama bu kez şans eseri maili okudum ve ilgili linke tıkladım, sonuçta gerçekten de ilgi çekici bir haber olduğuna karar verdim.

Haberde bir insanın hayatında doğru insanı bulma olasılığının 285.000'de 1 olduğundan bahsediliyor. Evet... yanlış duymadınız, oran bu şekilde.

İlgilenenler ilgili habere aşağıdaki linkten ulaşabilir:

http://www.ekolay.net/kadin/ana_detay.asp?PID=365&HaberID=679365

Ben bu haberi okuduktan sonra, şansımızın bu kadar az oluşuna üzülsem mi yoksa dünyada yalnız olmadığımız için sevinsem mi bilemedim açıkçası.

Yorumu size bırakıyorum...


top