tag:blogger.com,1999:blog-18109495523657713582024-03-21T18:11:38.394+03:00Geleceğe MektupGünümüzden geleceğe her şey...catcherintheryehttp://www.blogger.com/profile/01940788604318034946noreply@blogger.comBlogger56125tag:blogger.com,1999:blog-1810949552365771358.post-56822109878858299922017-10-14T00:41:00.002+03:002017-10-14T00:41:23.274+03:00Bazen<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;">* Bazen bazı sözler geliyor aklıma, sonra unutuyorum onları. Hatırlamıyorum hiç, keşke hatırlasam.</span><br />
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;">* Yıllar yıllar önce yapmayı planladığım ama hala yapmadığım şeyler var, ve onları sonsuza dek yapmazsam çok üzüleceğim. Neden ertelediğimi bile bilmiyorum.</span><br />
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;">* Söylemek istediklerini zamanı geçtikten sonra söylemenin bir anlamı var mı? Söylemesen söylemediklerinin hatırı kalır mı?</span><br />
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;">* Bir insanın senin için ne kadar önemli olduğunu onu kaybedince değil, onunla yeniden karşılaştığında anlıyormuşsun.</span><br />
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;">* Dünyada seven sevilen ve tüm güzellikleri hak eden güzel insanlar var. Bir de ben varım öyle tek başıma. Bazen düşünüyorum onların başına gelen kötü şeyler benim başıma gelseydi, olmaz mıydı mesela?</span><br />
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;">* Şu an burada oturuyor olmaktan utanıyorum. Dünyada gidilecek çok fazla yer, yapılacak çok fazla şey, okunacak, izlenecek ve dinlenecek o kadar fazla şey var ki.. ben şu an öylece burada oturuyor olmaktan çok utanıyorum.</span><br />
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;">* Sonunda hep iyiler kazanır deriz ya, belki de evrenin kuralları o şekilde işlemiyor. İnsanlar tüm kötülükleri hayatta kalma içgüdüsüyle yapıyor ve korkarım ki iyiler bu doğal seçilimde daima elenen taraf olarak kalacak.</span><br />
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;">* Tamamı rüya olan bir hayatta var olmaya çalışan yıldız tozlarıyız sadece. Tek yapmamız gereken yaşamakken, en beceremediğimiz şey yine o.</span><br />
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhBrTL5cBQzTCYDZPhgUbQO78vSnrVkmfe4HdW4w70BlXi38nTDWKfEMio-eXUWx5LyqAWZet9X7eAYzaWCH5t-3S8liWRpuHultT9wH2V1NH77DX13dnvyqlaNR4YhANEVl-KPEtQYWKYz/s1600/sometimes.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="353" data-original-width="500" height="281" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhBrTL5cBQzTCYDZPhgUbQO78vSnrVkmfe4HdW4w70BlXi38nTDWKfEMio-eXUWx5LyqAWZet9X7eAYzaWCH5t-3S8liWRpuHultT9wH2V1NH77DX13dnvyqlaNR4YhANEVl-KPEtQYWKYz/s400/sometimes.jpg" width="400" /></a></div>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
catcherintheryehttp://www.blogger.com/profile/01940788604318034946noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-1810949552365771358.post-78415184330590851272017-04-30T21:46:00.000+03:002017-04-30T21:46:39.280+03:00Tepkime<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;">Hayatın zincirleme tepkimelerden oluştuğuna inanıyorum. Bir ya da birden fazla zincirleme tepkime olabilir, ama herkesin hayatı illa ki kocaman zincirleme tepkimelerden oluşuyor. </span><br />
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;">Her zincirleme tepkime bir hikaye aslında. Başlarken hangi halkaların tetikleneceğini asla bilemediğimiz bir hikaye. Sadece varsayımlarla hareket ediyoruz, bir kıvılcım ve her şey başlıyor. İlk tepkime sonrakileri tetikliyor, tüm tepkimeler bitene kadar bu böyle devam ediyor. Tüm tepkimeler sona erdiğinde kendimizi tahminlerimizden ve başlangıç noktamızdan çok çok uzaklarda bulabiliyoruz. Hayat da böyle bir şey değil mi zaten? Bir şeyi delice isterken ve beklerken hayat bize başka başka şeyler sunuyor. Bir bakmışız hayatımız bambaşka bir yöne gitmiş. Yaşarken önemini fark edemediğimiz bir yığın şeyi geçmişe dönüp baktığımızda anlamlandırabiliyoruz ancak. </span><br />
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;">Hayatımızda sıkışıp kaldığımıza inandığımız dönemler de yine bu tepkimelerle alakalı. Zincirleme tepkimenin bir noktasında, iki tepkimenin ortasında bir yerlerde takılıp kaldığımız zaman ilerleyemiyoruz. Zincirleme devam edemiyor, bir sonraki tepkimeye geçemiyoruz bir türlü. Yeni tepkimeye geçebilmek ve zincirlemeyi devam ettirebilmek için arkada eski tepkimelerden oluşan koca bir enkaz bırakmayı göze almak gerekiyor bazen. Enkazı arkada bırakıp, yeni tepkimeleri tetikleyecek cesareti ve gücü göze almak gerekiyor. Çünkü ancak bu şekilde yolumuza devam edebiliriz.</span><br />
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;">Takılı kalmak mı, yola devam etmek mi? İşte tüm mesele bundan ibaret.</span><br />
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgkdN3zP4CJLuBs69uFJ5NEKvOdOOeba3pRDkX8Viigkpe7Ntn2I_W99PL-mAsU_-ka6np4Dw0PoU1-6odTS444Xmouiq93LvakMeKqZ8jEGuSbpkhNTDT2Y7HP4LklvLLCfEqkbgumddi1/s1600/chain.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><img border="0" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgkdN3zP4CJLuBs69uFJ5NEKvOdOOeba3pRDkX8Viigkpe7Ntn2I_W99PL-mAsU_-ka6np4Dw0PoU1-6odTS444Xmouiq93LvakMeKqZ8jEGuSbpkhNTDT2Y7HP4LklvLLCfEqkbgumddi1/s400/chain.jpg" width="398" /></span></a></div>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
catcherintheryehttp://www.blogger.com/profile/01940788604318034946noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-1810949552365771358.post-5528683773697899072017-04-15T01:59:00.001+03:002017-04-15T01:59:17.175+03:00Zaman<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;">Yıldızları izliyorum. Sonsuza dek zamanı durdurmak istediğim anlardan birisi tam da o an, öyle güzel ki... İnsan yıldızları izlerken evrenin ne kadar büyük, kendisininse bu koca evren karşısında bir toz zerresi kadar önemsiz olduğunun bir kez daha farkına varıyor. Küçük dünyalarımızda kocaman egolarımızda kıpırdayacak yer bırakmazken, bir başkasının gezegeninde küçücük bir nokta olabiliyoruz işte.</span><br />
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><span style="font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-size: small;">O anda görmekte olduğum tüm o ışıklar belki de yüzlerce yıl öncenin bir yansıması. Öyle uzaklar ki... Tam da şu anda o yıldızların bir çoğu sonsuza dek yok olmuş durumda olabilirler. Üzücü değil mi? O yıldızlardan herhangi birinde durmuş bizim gezegenimizin şu andaki halini gözlemleyen birisi -orada birisi var biliyorum- için de bizim gezegenimiz aslında sonsuza dek yok olup gitmiştir bile. Bu fikir; bir gün tüm bu dünyanın öylece yok olup gidecek olması fikri, bana her zaman çok hüzünlü gelmiştir. Tüm o kitaplar, şiirler, müzikler, buluşlar, resimler, tarihi eserler, şehirler, hatıralar, güzellikler, ilk çağlardan bu yana dünyada ilmek ilmek işlenen bir dolu şey... Hepsi bir gün sonsuza dek yok olup gidecek, tek gerçek bu. Zaman tuhaf bir şey, henüz ne yıldızlardan şu andaki halimizi gözlemleyen kişi ne de biz bu yok olmanın farkındayız.</span></span><br />
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><span style="font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-size: small;">Zaman karşısında o kadar aciziz ki. Yönetebileceğimizi düşündüğümüz ama asla yönetemeyeceğimiz yegane şey belki de zaman. Hızını bile ayarlayamıyoruz. Mutlu zamanlar hızlı geçerken, mutsuzlar ölüm yavaşlığında geçiyor. Hala on sekiz yaşında hissederken, otuzlarla başlayan rakamlara geliyoruz farkına bile varmadan. Gençken onu hunharca harcama lüksüne sahip olduğumuzu düşündüğümüz için belki de, çok acımasız davranıyor bize zaman. Bize ve bedenimize hoyratça yaklaşıyor bir şeylerin intikamını alırcasına. İstediği zaman bizi küçük oyunlarla kandırıp geçmişe ışınlayıveriyor. Bunu bazen bir koku, bir şarkı ya da tek bir kelime vasıtası ile yapabiliyor. Karşısında durup bu zaman yolculuğuna engel olamıyoruz. Sevdiğimiz birisi hayatımızdan sonsuza dek çıkıp gittiğinde onu zihnimizde olduğu gibi bırakıyor aynı zamanda zaman. Onu hep olduğu gibi hatırlarken, bize gün be gün yaşlanmanın acısını tattırıyor zaman.</span></span><br />
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><span style="font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-size: small;">Size zamanı yenebileceğiniz bir şey söyleyeyim mi? Olan biten bir şeyden habersiz bir şekilde hayatınıza devam ederseniz aslında o şey sizin için gerçekleşmemiş demektir. Ne zaman ki o şeyin olup bittiğini bir şekilde öğrenirsiniz, o şey sizin için işte o zaman gerçekleşmiş olur. Aldatıldığınızı öğrendiğinizde aldatılmış olursunuz, daha önce değil. Birisinin öldüğünü hiçbir zaman öğrenmezseniz, o kişi sizin için hep yaşıyor olur.</span></span><br />
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><span style="font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-size: small;">Sadece, bazen bilmemek güzeldir.</span></span><br />
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><span style="font-size: small;"><br /></span>
</span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjR9ps6vv-3WyBUNjvDvpk71eDzMT51wMjNmVM8NQMYcvezer-3lyK9DTp2JkVXQm1HDHEyTZgKLhG5M3tsX-6MBYfurS6qJxHAhY6XZdvIYJTd_Eyaf8p1-7LHeinKT5QRTR0x3FWkgmH4/s1600/stars.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjR9ps6vv-3WyBUNjvDvpk71eDzMT51wMjNmVM8NQMYcvezer-3lyK9DTp2JkVXQm1HDHEyTZgKLhG5M3tsX-6MBYfurS6qJxHAhY6XZdvIYJTd_Eyaf8p1-7LHeinKT5QRTR0x3FWkgmH4/s1600/stars.jpg" /></span></a></div>
<span style="font-size: small;"><br /></span>
catcherintheryehttp://www.blogger.com/profile/01940788604318034946noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1810949552365771358.post-784420205775695492017-03-20T23:00:00.001+03:002017-03-20T23:00:28.150+03:00Görünmez olmak<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;">2015'te New York MoMA'da ve sonrasında 2016'da Londra Tate Modern'da rastladığım bir modern sanat videosu "How to become invisible?" (Nasıl görünmez olunur?) temalıydı. Hito Steyerl'in "How Not to Be Seen: A Fucking Didactic Educational.MOV File" isimli bu çalışmasında topluluklar içinde nasıl görünmez olunabileceği ile ilgili günümüz hayatını tiye alan örnekler bulunuyordu.</span><br />
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;">Örneğin 50 yaşın üzerinde bir kadınsanız ya da insan vücudundan öylece geçip giden bir wi-fi sinyali iseniz görünmezsiniz demektir. Güvenlikli sitenizde yaşıyor, güvenli arabanızla ev-iş arası mekik dokuyorsanız da aslında görünmezsinizdir. Bir resim olarak, ölü piksellere hapsolarak da görünmez olabilirsiniz. </span><br />
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;">Piksel lafını duyunca gündelik hayatımızda nasıl da piksellere hapsolduğumuzu düşünerek gülümsemiştim. Şu günlerde herkes fark edilmek, duyulmak, anlaşılmak istiyor. Ama sorun şurada ki; bunu kendisi olarak değil de piksellere hapsolmuş bir suret olarak yapmak istiyor. Sureti aslına benzer mi? Aynadaki görüntümüz gerçek bizi yansıtır mı? Sosyal medyadaki biz aslında biz miyiz?</span><br />
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;">Sosyal medyayı ben de aktif kullanıyorum ama sosyal medya paylaşımlarımızla onaylanmayı beklemek bazen çok acıklı geliyor. Neredeyse bunun için yaşayan insanların varlığını görünce her seferinde neden bu denli şaşırıyorum bilmiyorum. Bir de story çılgınlığı çıktı ki sormayın gitsin. Zaten sürekli an be an yapılan paylaşımlar sabır sınırlarını zorlarken, şimdi de insanlar canlı yayın yapıyorlar, videolarını paylaşıyorlar. </span><br />
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;">Gerçek bir anıyı yaşamaya vakit bulamadan kayda geçiyorlar, paylaşıyorlar. Eşlerini, sevgililerini ilk kez orada tanıyorlar. En alevli tartışmalara orada girişip, dünyanın en güzel hayatına sahip ve popüler insanı orada oluyorlar. Yine en iyi eş, en iyi anne de orada oluyorlar. En çok yine orada geziyorlar, en güzel orada yiyorlar.</span><br />
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;">Sokağa çıkmak lazım oysa ki, bir konseri canlı dinlemek, kitapçıları dolaşıp rastgele bir kitap sayfası açıp okumak. Çıplak gözle gökyüzündeki yıldızları izlemek, dalga seslerine kulak vermek lazım. İlk gördüğün anda karşındakinin ne kadar özel olduğunu sadece gözlerinden anlamak lazım. Dokunmak, sarılmak, öpmek lazım.</span><br />
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;">Mektup da yazmak lazım sonra, çok yakın bir gelecekte el yazısının sona ereceğinden korkuyorum. Anne Frank ve Van Gogh müzelerini gezerken en çok mektuplar etkilemişti mesela. Bizden geriye mektuplar kalmayacak korkarım ki. Böyle böyle görünmez oluyoruz, böyle böyle biraz daha ölüyoruz işte. Belki de çoktan görünmezizdir, bilemiyorum.</span><br />
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiPyR8B3pnWoRTJv2zQbsdoRu7VuMi6At-tlQP1JgRLJFIBF6R3GG0cMiFe6Am0vMhGCh_yzvVXg3-u_iuBfLDpCAphVZeq3qJCcIdQiWN2zxSXVY4oSdET-_7sr30oaRodpB7nhzGxPlyD/s1600/invisible.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiPyR8B3pnWoRTJv2zQbsdoRu7VuMi6At-tlQP1JgRLJFIBF6R3GG0cMiFe6Am0vMhGCh_yzvVXg3-u_iuBfLDpCAphVZeq3qJCcIdQiWN2zxSXVY4oSdET-_7sr30oaRodpB7nhzGxPlyD/s1600/invisible.jpg" /></span></a></div>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
catcherintheryehttp://www.blogger.com/profile/01940788604318034946noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1810949552365771358.post-43310385553225516772016-12-27T00:30:00.000+03:002017-12-27T02:38:01.529+03:00Huzurum kalmadı fani dünyada<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;">2017'ye sayılı günler kala yeni yıldan en büyük dileğim huzur olacak galiba. Ülkenin durumu malum. Gezmeyi seven, ne olursa olsun dışarı çıkmaktan geri durmayan bir genç olarak, ne yaparsam yapayım, nereye gidersem gideyim huzur bulamıyorum bir türlü.</span><br />
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;">İstanbul'a ilk okumaya geldiğim yıllarda en fazla kapkaççıdan korkardık. Annem dışarıda insanlara dikkat et diye sıkı sık tembihlerdi. Şu an tek parça halinde evlerimize dönebilirsek halimize şükrediyoruz. Ne zaman telefonla konuşsam annem "Aman ha kızım dikkat et." der. Bense "İyi de anne nasıl dikkat edeceğim ben?" diye haklı olarak karşı argümanlarımı sıralarım. Ne zaman nerede ne olacağı belli değil. Ne yapayım sokağa mı çıkmayayım, kendimi evde fanusa mı kapatayım, bitkisel hayata mı gireyim ne yapayım? Neyse ki (!) geçen hafta Kayseri'de annemlerin burnunun dibinde de bir bomba patladı da meselenin dikkat etmekle çözülemeyeceğine bir parça olsun ikna olabildiler sevgili ailem. </span><br />
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;">Artık arkadaş sohbetlerinde şöyle muhabbetler dönüyor misal: "Benim dibimde bomba patlayacaksa yaşamayayım, acısız olsun hemen öleyim." Arkadaş buluşması için mekan seçmeye çalışıyoruz. En güvenli neresiyse orası olsun diyoruz. Neresiyse orası artık, neyse. Bağdat Caddesi civarında karar kılıyoruz. "En güvenli yer orası, en fazla kaldırımda giderken ezerler." diyoruz. </span><br />
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;">Beşiktaş benim öğrenciliğimin geçtiği, İstanbul'daki en sevdiğim yerdir. Artık gitmeye, hatta oradan geçmeye korkuyorum. Beşiktaş patlaması olduğunda Londra'daydık. Bir an "Bizim Türkiye'de can güvenliğimiz yok," diye İngiltere'ye iltica etmeyi düşünmedik desem yalan olur. Yine de "God save the queen!", neyse...</span><br />
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;">Park halindeki arabaların yanından geçerken korkuyorum. Sakallı, cübbeli, çarşaflı insanlarla karşılaştığımda tedirgin oluyorum. Polis merkezleri, karakollar her daim patlamaya hazır bir halde bekliyorlar gibi geliyor bana. Öyle bir psikoloji bozulması.</span><br />
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;">Geçen Harbiye'den Taksim'e yürüyelim dedik arkadaşla. Baktım ortalık karanlık, etraf ıssız, ben yan çizdim. Canımıza mı susadık, yürü dedim bir taksi bulalım öyle gidelim Taksim'e. (İstanbul'da taksilerin ne derece güvenilir olduğu da başka bir yazının konusu olsun.) Taksim ki öğrencilik zamanlarında gece geç saatlere kadar takılıp, rahatça yurda dönebildiğimiz bir yer. Avrupa'da bir şehirde olsa tek başıma bile korkmadan yürüyebileceğim bir yolu kendi ülkemde arkadaşımla yürüyemiyorum korkumdan. Ya tinerci varsa, ya tecavüzcü varsa, ya ertesi gün üçüncü sayfalara konu olursak.</span><br />
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;">Nişantaşı'nda tanıtım yapan genç bir çocuk yalvar yakar bir güzellik polikliniğinin kartını elime tutuşturdu. Polikliniğe kadar gidip bilgi alırsam kendisinin prim kazanacağını söyledi. Arkadaşımı bekliyordum, vaktim vardı. Hadi dedim, gidelim bakalım. Poliklinik burnumun dibi ama gidene kadar beynimden binbir düşünce geçti: şimdi bu çocuk beni eterle bayıltırsa, ya götürdüğü yer başka bir yerse, ya benimle ilgili haberleri gazetede okuyan insanlar "Kıza bak aptal mıymış, neden güvenip de çocuğun peşine takılmış?" derlerse. "Gerizekalı mıyım ben, ne işim var burada?"</span><br />
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;">Bu gidişle kendimi gerçekten fanusa kapatmam yakındır, ya da kafama bir huni. <span style="color: white;">Ülkeye gelince, son bilmemkaç yıldır hiç olmadığımız kadar mutluymuşuz. Kaynak mı? Onu da siz araştırıverin bir zahmet.</span></span><br />
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj0-Em0aigKg6occRgNFmtnxSNW7dUce3hRHxT_RejUp1agO1ieJ73iZS4qkYsA7QGIGJESGA-FN9y3Z2GjssHYgHhF10_zbCILdKo9MJZ0ReyfzT_8drDCUidahi2-PkStO3uAl26F63n_/s1600/merrycrisis.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><img border="0" height="332" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj0-Em0aigKg6occRgNFmtnxSNW7dUce3hRHxT_RejUp1agO1ieJ73iZS4qkYsA7QGIGJESGA-FN9y3Z2GjssHYgHhF10_zbCILdKo9MJZ0ReyfzT_8drDCUidahi2-PkStO3uAl26F63n_/s400/merrycrisis.jpg" width="400" /></span></a></div>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
catcherintheryehttp://www.blogger.com/profile/01940788604318034946noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1810949552365771358.post-67655923949786201152016-11-07T23:20:00.002+03:002016-11-07T23:24:19.868+03:00Unutmabeni mavisi<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;">
"İyi bir hafıza Tanrı'nın insanoğluna en büyük lanetidir." derler. Bu bir ödül mü yoksa koskocaman bir lanet mi karar veremiyorum çoğu zaman. </span><br />
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;">Eskiden beri etrafımdaki insanların hatırlamaya değer görmediği ya da değer görse bile hayatın koşuşturmacası içinde hafızalarında yer açma fırsatı vermedikleri ufacık şeyleri hatırlarım. Bir arkadaşımın yıllar önce görüşmeyi bıraktığı başka bir arkadaşının en sevdiği rengi hatırlarım mesela. Çoktan evlenmiş olan başka bir arkadaşımın taa yıllar önceki lise aşkı ile bizim şarkımız dedikleri şarkıyı her duyduğumda onları hatırlar ve yıllar önce ayrıldıkları için üzülürken bulurum kendimi. Artık görüşmediğim çok eski bir arkadaşın lisede çok kısa bir süre çıktığı çocuğun arkadaşıma ilk hediyesini hatırlarım. Sözler, kokular, renkler, isimler, şarkılar, olaylar, yerler... Kafam bunlarla o kadar dolu ki. Bugünümü yaşarken kafamda kocaman bir geçmiş bağırmak için yer arıyor adeta. Ucundan kıyısından bir dal buldular mı son sesle bağırıveriyorlar ben buradayım diye. Bak sen şimdi bunu yaşıyorsun ama geçmişte de bu olmuştu diye atıveriyorlar kendilerini ortaya. </span><br />
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;">En küçük anıları bile bu denli hatırlayıp üzülürken, benim için önemli olanları hatırlamak öldürüyor beni. Mutsuz anıları hatırladığımda haliyle mutsuz oluyorum ama mutlu anıları hatırladığımda daha da mutsuz oluyorum. O anıların geri gelmeyeceğini bilmek... Kimsenin benim gibi hatırlamayacağını da bilmek... Hiç çalmadı mı ki o şarkı gerçekten? Nasıl çalmaz inanamıyorum ki. </span><br />
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;">Kafamda bu kadar susturamadığım anı ile yaşarken hayatımın belki de en önemli ve en hatırlanmaya değer kısmına dair hiç ama hiçbir şey hatırlayamıyorum. İşte benim için üzülecek bir şey daha. 0-5 yaş aralığımdaki hiçbir anımı hatırlayamıyorum. Zorlarsam belki 5 yaşımdan bir şeyler hayal meyal geliyor gözümün önüne ama o kadar. Oysa ki ne kadar merak ederdim gökyüzünü ilk gördüğümde neler hissettiğimi. Denizi, kuşları, çiçekleri, ağaçları ilk gördüğüm zamanı; rüzgarı, yağmuru, kuş seslerini ilk hissettiğim zamanı anımsamayı ne çok isterdim. Annemin sesi, kokusu... Ya kalbimin sesi, çarpıntısı... Çileğin tadı... Tuzlu gözyaşları... İlk gülücükler... Neye gülmüştüm acaba? Muhtemelen şu an güldüğüm şeylerden çok daha gerçek ve gülmeye değerdir. </span><br />
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;">İlk kez ben kendimi ne zaman fark ettim gerçekten?
</span><br />
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small; margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhmBVlbw8C8eK8PzrFXYMlMT-wbH__1cybRBlzCFLffU4MgFl9n-AmHDq_vuq0G8KenuuOkrvBkPL5dLADR9OFdEYpkOs1jDhlYp7HXsjO1gb4aZMEXQHz2XpnVmEMLni4aWJovCHfNjisx/s1600/tumblr_mtjk7wsgjU1s90py2o1_500.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="266" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhmBVlbw8C8eK8PzrFXYMlMT-wbH__1cybRBlzCFLffU4MgFl9n-AmHDq_vuq0G8KenuuOkrvBkPL5dLADR9OFdEYpkOs1jDhlYp7HXsjO1gb4aZMEXQHz2XpnVmEMLni4aWJovCHfNjisx/s400/tumblr_mtjk7wsgjU1s90py2o1_500.jpg" width="400" /></a></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
catcherintheryehttp://www.blogger.com/profile/01940788604318034946noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1810949552365771358.post-33681517558102380592016-08-01T23:27:00.000+03:002016-08-01T23:27:13.889+03:00Kağıttan gemiler üzerine<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;">Birkaç gün öncesinde yine ansızın New York'a gitme isteği ile doldu içim. Çok hüzünlü olduğumda mı böyle oluyor yoksa çok mutlu olduğumda mı kestiremiyorum bazen. Rüyalarımda sokaklarında fütursuzca gezdiğim bu şehri hep özleyeceğim galiba. MoMA'nın penceresinden akşam ışığında karlı sokaklarını seyretmeyi, Rockefeller'da hafif hafif yağan karın altında buzda kaymayı, Brooklyn Bridge, sokak sosisçileri, efsane müzikalleri, ışıklı tabelaları ile Times Square, devasa Central Park...</span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;">Sonra bir rüya gibi Sleep No More... Ah Sleep No More...Orada üç saatlik bir rüya gördüm ve sonra uyandım. Bir daha hayatım eskisi gibi olmadı. Rebecca'da dediği gibi: "Last night, I dreamt I went to Manderley again..." Hala o rüyayı görmeye çalışıyorum bazen.</span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;">Porter karakteri avucunda tuttuğu alyansa hüzünlü gözlerle bakıyor, uzaklara dalıyor. Ağladı mı gerçekten? Sonra önündeki kağıtlardan bir gemi yapıyor. Düşünceler içerisinde gemiyi seyre dalıyor. Sonra yanındaki kutuya bırakıveriyor gemiyi. Eğilip kutuya bakıyorum, belki yüzlerce kağıttan gemi var kutuda. Kimin içindi ki diyorum. Peki ya neden? Konuşabilsem sorardım, konuşabilsen anlatırdın. Eminim... Sonsuzda olmak istemek böyle bir şey galiba, o anda sonsuza dek hapsolmayı umut etmek...</span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;">Herkesin kağıttan gemileri kadar umudu var hayatında. O gemiler su alır ve batar çoğunlukla, belki yolun başında belki de tam sonuna varmak üzereyken. Daha sağlam olsun diye uğraşırız bazen, çaba sarfederiz. Ama yine batar ya sonunda insanın kalbine ok saplarcasına. İşte dünya ne kadar acıtsa da yeni yeni kağıttan gemiler yapmaktan hiç vazgeçmeyen insanlar sayesinde güzel bir yer. Öyleyse kağıttan gemiler yapmaktan hiç pes etmeyen o güzel insanlara gitsin bu yazı da :)</span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjhZn9cFUsdjvhep95801M4H6HWKbHYxsj7P5dN-oLDY52Sv5LcHqgqctVdGUSjMnf_BWW6JKhw07VBPwgilCN5DtLfDa52YwMtGzP-NmT9aHEJtDILdag4NquJmS9kafEgRXrsjBd3c3gw/s1600/4T3A8411copy.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><img border="0" height="263" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjhZn9cFUsdjvhep95801M4H6HWKbHYxsj7P5dN-oLDY52Sv5LcHqgqctVdGUSjMnf_BWW6JKhw07VBPwgilCN5DtLfDa52YwMtGzP-NmT9aHEJtDILdag4NquJmS9kafEgRXrsjBd3c3gw/s400/4T3A8411copy.jpg" width="400" /></span></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span></div>
<br />
catcherintheryehttp://www.blogger.com/profile/01940788604318034946noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1810949552365771358.post-20282308209331171072016-02-22T00:38:00.001+02:002016-02-22T00:40:25.157+02:00Geçmişten gelen dokunuş<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;">Anneannemi aramak isterken cep telefonumda dedem olarak kayıtlı numarayı çeviriyorum. Yıllar önce anneannem değil de dedem diye kaydetmişim numarayı nedense. Dedem öleli üç seneyi geçti ama o numara telefonumda hala dedem diye kayıtlı. Böyle olmaya devam ettikçe sanki bir gün telefonu çevirdiğimde açan kişi dedem olacakmış gibi geliyor. Telefonun ucundan her an sesi duyuluverecekmiş gibi, istediğim an ulaşabilecekmişim gibi, bir telefon kadar uzağımda. </span><br />
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;">Aynı şeyi artık görüşmeyi bıraktığım eski arkadaşlarım için de hissediyorum. Yakın arkadaşlar belki de dostlardık, ama zaman içinde şu ya da bu şekilde hayatlarımız farklı yerlere gitti. Görüşmeler önce seyrekleşti, sonra da yavaş yavaş kesildi. Ya da birdenbire hoop diye hayatımızdan çıktık birbirimizin. Çünkü arkadaşımla birbirimizi hala eskisi kadar sevmemize rağmen artık birbirimizden eskisi kadar hoşlanmıyorduk. Hangisi daha üzücü inanın hiç karar veremiyorum. İşte ben aynı şeyi eski arkadaşlarım için de yaşıyorum. Telefon rehberimde isimleri kayıtlı olduğu sürece eskiden olduğu gibi canım istediği an onlara ulaşabilecekmişim gibi geliyor. Bir gece yarısı canım sıkıldığında "naber" diye laf atacağım mesela, onlar da cevap verecek ve belki de dünyanın en saçma ama mantıklı bir sohbetine başlayacağız. Güleceğiz, dertleneceğiz, mutlu olacağız, üzüleceğiz. </span><br />
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;">Geçmişten gelen bu dokunuşlar huzurlu hissettiriyor bana nedense. Artık var olmayan bir zaman diliminde mutlu olduğumu hissettiriyor. İstesem ışık hızı ile o zaman dilimine geri dönebilecekmişim hissi yaratıyor. Tıpkı bir zaman tüneli gibi.</span><br />
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;">İnsanlar eskiden çok sevdikleri insanlarla tartıştıklarında, artık onları eskisi gibi sevmediklerini hatta nefret ettiklerini düşündüklerinde bu zaman tüneline bir girip bakmalılar. Anne babalar artık bir yetiştin olan çocukları o büyük hatayı yaptığında, çocuklarını asla affetmeyeceklerini düşündüklerinde onu ilk bebeklik zamanlarında ne kadar sevdiklerini hatırlamalılar, hasta olduğunda geçirdikleri uykusuz geceleri. İki kardeşin yolları bambaşka yönlere gittiğinde, küçüklüklerinde nasıl birbirlerinin en yakın arkadaşı olduklarını, en küçük ve aptal hallerini bildiklerini ve birbirlerinin nasıl en büyük sırdaşları olduklarını hatırlamalılar. İki iyi dost artık kanlı bıçaklı birer düşman haline geldiğinde, ilk tanıştıkları zamanlarda nasıl birbirlerini yıllardır tanıyormuş gibi hissettiklerini ve ne kadar güzel şeyleri paylaştıklarını hatırlamalılar.</span><br />
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;">Hatırlamak çoğunlukla bizi yaklaştırıyor birbirimize aslında, hatırlamaktan korkmayın.</span><br />
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;">Tıpkı Çemberimde Gül Oya dizisinde Yurdanur'un çocukluğunda boyunu ölçtüğü kapı kenarına bakarak babasına söylediği replikteki gibi:</span><br />
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;">"Bu kadarcık şey mi baba bizi ayıran?"</span><br />
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjNovLrpIDV_YiqzRG33zW9OIQVvPoDPYDcZdDYBt0gq3PtZ3abKl2pGUC397MW19jearN-M8AOwyl38Or3S0l-61VXPVuZJ4sS2BFfrggwZrLK76qEqgzDmotrM_bJH-ezbDQCdRLdgZg6/s1600/memories_never_die.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjNovLrpIDV_YiqzRG33zW9OIQVvPoDPYDcZdDYBt0gq3PtZ3abKl2pGUC397MW19jearN-M8AOwyl38Or3S0l-61VXPVuZJ4sS2BFfrggwZrLK76qEqgzDmotrM_bJH-ezbDQCdRLdgZg6/s1600/memories_never_die.jpg" /></span></a></div>
<br />catcherintheryehttp://www.blogger.com/profile/01940788604318034946noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1810949552365771358.post-42080233700631969132015-11-23T15:14:00.001+02:002015-11-23T15:15:22.556+02:00Farkındalık üzerine...<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<br />
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;">Seçim arası uzun zamandır okumak istediğim George Orwell'in 1984'ünü nihayet bitirebildim. Zaten psikolojimin düzelmesine hiç de yardımcı olmayan ülkenin durumunun üzerine bir de 1984 pek de iyi gelmedi açıkçası. Bize çok da uzak olmayan bir dünya gördüm orada, hiç de güzel olmayan bir dünya. Tüm dünyanın şöyle bir güzel silkelenip kendine gelmesinin tam da zamanı olduğunu söyleyen bir dünya. Ama dünya duymuyor ki, güç savaşlarıyla fazla meşgul. Biz bireyler olarak farkında olursak ve silkelenirsek belki bir derken iki derken bir bakmışız tüm dünya farkında olmuş. Çok mu hayalperestim? Bilmem ki...</span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;">Bu konulara böyle derinlemesine girmişken bir arkadaşımın yıllar önce yazdığı ve bana yeni gönderdiği aşağıdaki yazısını paylaşmazsam olmazdı doğrusu. </span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;">"Hayatlarımız tıpkı parmaklıkların arkasından satranç oynamak
gibi basmakalıp ve itaatkar.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;">Hayat adına yaptığımız küçük hamlelerden mutlu oluruz çoğu
kez, ama nerede olduğumuza bakmayız ya da ne kadar hür olduğumuza. Bilinçaltına bastırılmış gerçek hayatlarımızı ararız satranç
taşlarında. Sadece bize izin verilen alanda, bize izin verilen kurallarla
kurgulamaya çalışırız sahte hayatlarımızı.</span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;">Parmaklıklar arkasında oynanan satrançta kazanma ya da
kaybetmenin bir farkı yoktur. Aradaki fark illüzyondan ibarettir. İllüzyon göz
yanılgısı, bir aldatmacadır. Tıpkı bize sunulan hayatlarımız gibi.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;">Parmaklıklar ardında oysa ki kim olduğumuzu
düşünmeliyiz, neler yapabileceğimizi. Bizi tutsak edecek kadar bizden çekinenler
kadar farkında olmalıyız özümüzün ve gücümüzün. Kabullenmek yanlış, susmak hata, boyun eğmek
suç… Direnmeliyiz süregelen köhnemiş kurallara, zorbalıklara, zalimlere, yozlaşmaya, esarete, emperyalizme, emeğin yabancılaşmasına…</span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;">Bunun ilk adımı ise aslında satranç oynayan değil de bir
piyon gibi yönlendirildiğimizi anlamakla başlar.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;">Hoş geldin farkındalık!!!"<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;">Teşekkürler Uygar :)</span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjy8z3yMAoUd0zlz6qp-eLoALljAE0dRSj19L_b7ZKYdZZ0VXcz7bJ13-quHMzVoW0OqNPXLAt9oIAkt1w4j7DEOAbPwedOrSlIL8n4IQLZEx_2yRyCNBmK7WDZTa-XZPLsD38DEdkJosiG/s1600/123.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><img border="0" height="276" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjy8z3yMAoUd0zlz6qp-eLoALljAE0dRSj19L_b7ZKYdZZ0VXcz7bJ13-quHMzVoW0OqNPXLAt9oIAkt1w4j7DEOAbPwedOrSlIL8n4IQLZEx_2yRyCNBmK7WDZTa-XZPLsD38DEdkJosiG/s400/123.jpg" width="400" /></span></a></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
catcherintheryehttp://www.blogger.com/profile/01940788604318034946noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1810949552365771358.post-50903897455608838902015-02-22T18:25:00.000+02:002015-02-22T18:25:57.313+02:00Değişim<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;">Sürekli gelişen ve değişen bir dünyada yaşayan ölümlüler olarak bizler de sürekli bir değişim içerisindeyiz. Bir saat önceki biz ile bir saat sonraki biz arasında bile dağlar kadar fark var. Bu değişim fiziksel olduğu kadar aynı zamanda mental de. Evrende bir daha hiç bir zaman şu anda oluşan koşullar sağlanamayacağına göre aynı kalacağımızı beklemek kadar anlamsız bir şey olamaz.</span><br />
<span style="font-size: small;"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">Zaman değiştiriyor bizleri, koşullar, yaşanmışlıklar, geçmiş tecrübeler, hayatın zorluk derecesi değiştiriyor. Herhangi bir olaya verdiğimiz tepkiye bakarak diğer insanlar bizim karakterimiz hakkında çıkarımda bulunuyorlar. Belki bizi çok seviyorlar, belki de nefret ediyorlar bizden. O kadar basit değil. O anda koşullara bağlı olarak o tepkiyi veriyor olabilirim, belki başka tüm zaman ve koşullarda o olaya karşı tepkim bambaşka olacaktı. Belki geçmişte yaşadığım benzer bir tecrübe benim o olaya karşı tepkimi tamamen değiştirdi ve artık bu şekilde tepki vermeye başladım. Buzdağının sadece görünen yüzüne bakarak hayatı ve insanları anlayabildiğimizi sanmak ne büyük bir yanılgı.</span></span><br />
<span style="font-size: small;"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">Anlam veremediğim bir şeyler yaşıyorum bazen. Bazen kendimi suçluyorum, bazen karşımdakini. Sonra bir şeyi fark ediyorum. Hepimiz az önce bahsettiğim değişimin birer parçasıyız. Rolümüzü oynuyoruz sadece. Başka zaman başka koşullarda olaylar nasıl gelişirdi, hiçbir fikrim yok. Suçlanacak kimse kalmıyor o zaman, ben de rolüme kaptırıyorum kendimi.</span></span><br />
<span style="font-size: small;"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span>
</span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgKdt7ijbPX8GH104a7Cm-HGpYnsv2M5CzmoDrVr8y2sPko-OBnu2ZSRoJm2uZeqxjjY_lgLed5zlsWiHqDp9fy_TrAMUN3cNncNIi-JQEAK_VRmMIweZ_YFo12TUeyNAtz4ELvxBASpy6L/s1600/20150222_10.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgKdt7ijbPX8GH104a7Cm-HGpYnsv2M5CzmoDrVr8y2sPko-OBnu2ZSRoJm2uZeqxjjY_lgLed5zlsWiHqDp9fy_TrAMUN3cNncNIi-JQEAK_VRmMIweZ_YFo12TUeyNAtz4ELvxBASpy6L/s1600/20150222_10.jpg" height="266" width="400" /></span></a></div>
<span style="font-size: small;"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span>
catcherintheryehttp://www.blogger.com/profile/01940788604318034946noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1810949552365771358.post-38242299785460414332014-10-26T16:46:00.000+02:002014-10-26T16:46:53.411+02:00Bir insanı tanımak<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;">İnsan tanımayı seviyorum. Bahsettiğim şey tanışık olduğun insan sayısını artırmak, daha fazla sosyal çevreye girmek, daha çok tanınmak değil. Gerçekten insan tanımaktan bahsediyorum. Geçenlerde bir arkadaşım "Beni tanıyabilen nadir insanlardansın." dedi. Böyle hissettirmiş olmak hoşuma gitti.</span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;">Hayatım boyunca hiçbir zaman çok fazla arkadaşım olsun, kalabalık bir çevrem olsun, herkes beni sevsin gibi bir derdim olmadı. Gerçekten hoşlandığım insanlarla vakit geçirip, hoşlanmadığım insanlardan uzak durmaya çalışırım genelde. Yavaş yavaş tanımaya gayret ederim insanları, özümseyerek. Derine indikçe çok çok farklı bir insan bulabiliyorsunuz karşınızda. Kimseyle paylaşamadığı bir şeyini paylaşabiliyor mesela sizinle ya da o paylaşmasa bile siz anlayabiliyorsunuz. O insanın hayatına dokunuyorsunuz, onda bir iz bırakıyorsunuz belki, o da sizde. Tanıdıkça daha çok parçanız oluyor, hayatınıza giriyor, daha çok bağlanıyorsunuz. Bu noktada yaptığı bazı şeylerin diğer insanlarınkinden daha çok can acıtabilme riski oluyor. Ama hiç önemli değil bu, Küçük Prens'te de dediği gibi: "İnsan evcilleştirilmeyi kabul etti mi göz yaşlarını da göze almalı."</span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;">Günlük hayatta insanların büyük çoğunluğunun tutumlarının karşısındaki insan ve insanlara göre değiştiğine inanırım. Kimisine karşı anaçtır, kimisine karşı duygusal, bir başkasına karşı agresif, ondan başka birine karşı eğlenceli... Herkes herkese karşı aynı tutumu sergilemiyor sanki. Rol yapmıyoruz ama sadece belli bir tarafımızı ön plana çıkarıyoruz, belki de karşımızdakinin görmek istediği tarafımızı ya da birbirimizi tamamlayacağımıza inandığımız tarafımızı.</span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;">İşte insan tanıyınca, derinlere indikçe o insanın diğer taraflarını da görme şansı oluyor. Hiç tahmin bile edemeyeceğiniz taraflarını. Dediğim gibi insan tanımayı seviyorum. Nadiren karşıma hoşlanmadığım bir karakter çıkabiliyor, görmezden geliyorum onu da. Hayatımdaki insanlar açısından şanslıyım, seviyorum hepsini!</span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgqb9jAwhwveLgM1lwMZwWNpaXAs8hOPtLcNCtnigYGpWq_klb6zcHU8bSrJCgR5pLMhGH43sj7JP-zYxMqIu2AeVB81ory16ltRkHJv6L3ibDn1avdNbuykdmtOaPlJgT3s4kH508rbiCg/s1600/7071391.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgqb9jAwhwveLgM1lwMZwWNpaXAs8hOPtLcNCtnigYGpWq_klb6zcHU8bSrJCgR5pLMhGH43sj7JP-zYxMqIu2AeVB81ory16ltRkHJv6L3ibDn1avdNbuykdmtOaPlJgT3s4kH508rbiCg/s1600/7071391.jpg" height="265" width="400" /></span></a></div>
<br />catcherintheryehttp://www.blogger.com/profile/01940788604318034946noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1810949552365771358.post-8287992408661911592014-09-21T23:21:00.000+03:002014-09-21T23:26:06.857+03:00Karanlıktan aydınlığa...<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;">Geçtiğimiz Nisan ayında görmeye gittim Karanlıkta Diyalog sergisini, daha doğrusu deneyimlemeye diyelim. Nisan ayından bu yana bu sergiyle ilgili bir yazı yazmak hep aklımdaydı ama erteleme hastalığım sağolsun, erteledikçe erteledim. Nihayet bugün artık yazmaya karar verdim.</span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;">Sergiye 8'er kişilik gruplar halinde katılıyorsunuz. Kendi tanıdığınız insanlardan bir grup oluşturup gitmeniz bir parça daha güzel olabilir. Biz 6 kişilik bir gruptuk, yanımıza oradan tanımadığımız iki kişi daha eklendi. Sergiye girmeden evvel görevliler çeşitli uyarıları ve yönlendirmeleri yapıyorlar. Elinize birer değnek veriyorlar, rehberinizle tanışıyorsunuz, koridordan içeri adımınızı atıyorsunuz ve sergi o andan itibaren başlıyor. Öncesinde "Ne kadar karanlık olabilir ki, yani bir süre sonra gözlerim alışır nasıl olsa. Bir şeyleri seçebilirim iyi kötü." diye düşünürken hayatımda belki de ilk kez zifiri karanlığın ne demek olduğunu orada anladım. Gözünüzü kırpıştırıyorsunuz, kapatıp açıyorsunuz, zaman geçsin diye bekliyorsunuz ama hiçbir şekilde o zifiri karanlıktan kaçamıyorsunuz, nesneleri seçemiyorsunuz. İçeri ilk adım attığım anda olduğum yerde kalakaldım, duvarın dibinden ve insanların yanından ayrılmak istemedim. Biraz zaman geçince ve karanlığa alışınca daha serbestçe hareket eder hale gelip ortamın tadını çıkarmaya başlıyorsunuz. Tanıdığınız insanların sesine gidiyorsunuz, arada onlarla çarpışıyorsunuz komik durumlar oluyor. Ama kimseye bağımlı olmadan sergiyi dolaşabiliyorsunuz. </span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;">O gün zifiri karanlıkta bir park gördüm ben, kuşları, çiçekleri, çimenleri, ağaçları... Pazar yerine gittim, meyveleri, sebzeleri seçtim. Kaldırımda yürüdüm tek başıma, insan içine karıştım, tramvaya bindim. Vapurla yolculuk yaptım, boğazı, denizi, rüzgarı hepsini hissettim iliklerimde martı sesleri eşlik ederken. Sinemada film izledim sonra, mis gibi çay kokan bir kahveye gidip oturdum. Evet hepsini gördüm, hissettim, yaşadım. Apayrı bir deneyimdi. Rehberimiz Ali Rıza Bey yol gösterdi hepsinde, o gün böylesine tatlı bir insanı tanıdığım için de ayrıca mutluyum.</span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;">Görselliğin hayatımızda ne kadar da önemli bir yer kapladığına şaşırarak şahit oldum o gün ve aslında işte sırf bu yüzden ne kadar büyük bir yanılgıya düştüğümüze. Görsellik önyargıların belki de en önemli nedeni. Görme duyusu ve görsellik aradan çekilince daha bir fark ediyorsunuz her şeyi: kokuları, sesleri, hisleri, rüzgarı, bir dokunuşu... İnsanların güzel ya da çirkin olması, iyi giyiniyor ya da kötü giyiniyor olması hiç önemli değil. Onlar insan, sesleri var, kokuları var, içtenler, samimiler. Konuşmak güzel, daha çabuk kaynaşıyorsunuz, daha çok güven hissediyorsunuz.</span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;">Sergi bitip de yavaş yavaş aydınlığa çıktığımızda gözlerim çok yadırgadı, yavaş yavaş alıştım aydınlığa da tıpkı karanlık gibi. Sonrası bildiğimiz dünya.</span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;">Hala devam ediyormuş sanırım, Gayrettepe metro istasyonunda. Hepinize şiddetle öneririm, gidin ve bu harika deneyimi yaşayın. Görme engelli (bu ifadeyi de pek sevmem ama) insanlarla empati yapmak ya da görebildiğimize şükretmek için değil. Zaten 1,5 saat sonra aydınlığa kavuşacağınızı bilerek ve tamamen güvenli bir ortamda, rehber eşliğinde gezdiğiniz bu sergi bence hiçbir şekilde görme engellilerle empati kurmanızı sağlayamaz. Yanınızda kimsecikler olmadan ve gözleriniz görmüyorken İstanbul sokaklarına bıraksınlar sizi bakalım neler oluyor? Şükretme olayına gelince, şükretmek bana her zaman biraz bencilce gelmiştir. Hayır, kendi sahip olduklarımıza şükretmek değil; başkalarının sahip olamadığı ama bizim sahip olduklarımız için şükretmek bir parça bencilce değil mi sizce de? Bu sergiye gidin çünkü, orası görselliğin olmadığı apayrı bir dünya. Kısa bir süreliğine de olsa o dünyanın bir parçası oluyorsunuz. Farkındalığınız, bilinciniz ve hayata bakış açınız değişiyor. Ben mesela dışarıda gördüğüm görme engelli insanlara eskisinden biraz daha farklı bakıyorum artık. Daha farkında, daha bilinçli...</span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;">Velhasıl kelam, gidin görün.</span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEigFPFNnJE9_mA6wTWD5GYy3EYuM59nAyLbp5Ez0q7UhqrH1m1ecxa2gl5SpHhz5q7kouZXy9InmgVE38WKoNLHHbEf7-ChDYuX0qLe61FlkaVoDzqvpW5BCnBceT4LMFIXob2vKESeuo3k/s1600/karan.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEigFPFNnJE9_mA6wTWD5GYy3EYuM59nAyLbp5Ez0q7UhqrH1m1ecxa2gl5SpHhz5q7kouZXy9InmgVE38WKoNLHHbEf7-ChDYuX0qLe61FlkaVoDzqvpW5BCnBceT4LMFIXob2vKESeuo3k/s1600/karan.jpg" height="400" width="400" /></a></div>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
catcherintheryehttp://www.blogger.com/profile/01940788604318034946noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1810949552365771358.post-84809263115344311942014-09-07T21:43:00.000+03:002014-09-07T21:43:21.198+03:00Bir sürü haller içinde halim<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;">Cici bir adım daha atmak istiyorum hayata ama ardımdan tutanım çok fazla. Olduğum yerde sıkışmış duruyorum uzun zamandır. Bugün annem telefonda "Sen hep daha iyisini isterdin, noldu da şimdi sadece yetinmeyi seçiyorsun?" dedi. Verecek cevabım yoktu, sanırım uzunca bir zamandır da yok. Önünde oldukça uzun zaman olup da hiçbir şey yapamamak, yaşlanıp da hiç zamanının olmamasından daha kötü galiba.</span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;">Çok sevgili bir dostum geçenlerde insanoğlunun en büyük arzusunu yazsana bloguna dedi. Neymiş dedim, insanoğlunun en büyük arzusu. Ölümsüz olmak dedi. Düşündüm biraz, hepimizin kendimize yüklediği en büyük anlam bu aslında: Ölümsüzlük. Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamamız bile bu yüzden, hırslarımız, kırıp parçalayıp yok etmelerimiz. Bugün öleceğimizi bilsek oysa ki; bu hırs, bu kavga, bu her şey... ne kadar anlamsızlaşırdı.</span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;">İnsan ırkı olarak her yaptığımız şeye kendi imzamızı atma isteğimiz var. Devasa yapılar inşa etmek istiyoruz, ölümsüz eserler ortaya çıkarıyoruz. Kendimizden sonra da yaşayacak yeni yeni buluşlar ve icatlar ortaya çıkarıyoruz, başarmak ve nesillerce adımızdan söz ettirmek istiyoruz. Hiçbirisi olmasa sevdiğimiz insanların kafasında hep yaşayacak güzel anılar bırakma telaşı içindeyiz. İsmimiz hep yaşasın ve hep hatırlanalım, öyle değil mi?</span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;">Siz de günlük hayatınızda çoğu zaman farkındalığınızı yitirdiğinizi düşünüyor musunuz? Tüm bu ölümsüzlük mevzusuyla bu denli uğraşırken anı kaçırdığımızı hissetmiyor musunuz siz de? Heyecan nerede peki? Daha ileri gitmeye, koşmaya neden olacak bir heyecan lazım belki de. Heyecanı hatırlatacak ufak bir şey... Bu evrendeki her şey bir gün sonsuza dek yok olup gidecek ne de olsa. Koca koca adımları atmak çok daha kolay olurdu belki o zaman.</span>
<br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjcDlG3dV_d3DWPF6Xt8qZixFUmtcyODOJYvB7PNIttsITfrgjHpjZWqCrj-fRu6eZEXM3ABkkCXNdDTm4ykm8MH_ahk9NZgt_fX21Tm1PWuw_y9L1ab72K0kbuTm4mvhbPZ_zD3GQ8TiRo/s1600/infinite1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjcDlG3dV_d3DWPF6Xt8qZixFUmtcyODOJYvB7PNIttsITfrgjHpjZWqCrj-fRu6eZEXM3ABkkCXNdDTm4ykm8MH_ahk9NZgt_fX21Tm1PWuw_y9L1ab72K0kbuTm4mvhbPZ_zD3GQ8TiRo/s1600/infinite1.jpg" height="283" width="400" /></a></div>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>catcherintheryehttp://www.blogger.com/profile/01940788604318034946noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1810949552365771358.post-16436457731894957862014-08-03T22:18:00.000+03:002014-08-03T22:18:41.918+03:00Hafıza<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;">Eskiden 25 yaşın üzerinde bir insan gördüğümde bayağı bayağı büyük gelirdi. Şimdi ben 25 yaşın üzerindeyim ama 20 yaşımdaki halimden farklı bir his yok içimde. Hissiyat hep aynı kalıyor galiba, beden yıllansa da ruh hep aynı ruh. Aynı çocuksu heyecan, aynı muzırlık... On sene önce yaşanan şeyler daha dün gibi... Yıllar geçtikçe anılar birbiri üzerine ekleniyor ama iş onlarca yıl önceki herhangi bir anıyı hatırlamaya gelince araya eklenen binlercesinin etkisi olmuyor, her şey hala dün yaşanmış gibi canlı...</span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;">Hafıza denen şey enteresan, insan hatırladığı sürece var aslında. Bir an için kim olduğunuzu, geçmişinizi, sevdiğiniz insanları, anılarınızı kafanızdan çıkarıp unutmayı deneyin. O zaman kim olduğunuzun, bu dünyada neden yer kapladığınızın ve varlığınızın hiçbir önemi kalmıyor. Sizi seven insanların var olması, dünya için -belki- önemli bir insan olmanız falan artık önemli değil o noktadan sonra, çünkü siz bunların hiçbirini hatırlamıyorsunuz.</span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEglZaSw4rLPJus03Q4_r3Pi__O3QMqlO0g_K1VOz2ySRWN6ZdEuz-VcL-rK8zH9piMydY_iAHQjYGU03WooB0vQpb7mSvzusn6-FaCHWfPaeri-F4FjBm8O8IsAVAJI7Ote5Wk60Lc7Mil_/s1600/memory4.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEglZaSw4rLPJus03Q4_r3Pi__O3QMqlO0g_K1VOz2ySRWN6ZdEuz-VcL-rK8zH9piMydY_iAHQjYGU03WooB0vQpb7mSvzusn6-FaCHWfPaeri-F4FjBm8O8IsAVAJI7Ote5Wk60Lc7Mil_/s1600/memory4.jpg" height="328" width="400" /></span></a></div>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;">Bu dünya üzerinde hayat ışıltısı her daim çok yüksek olmuş ve anılara önem veren bir insan, artık bazılarını hatırlamıyor veyahut karıştırıyor. Ciddi bir şey bu ve üzücü. İnsan her şeyini kaybetse de anılarını kaybetmemeli bence, onlar yok olmamalı. Bi Küçük Eylül Meselesi filminde bir replik vardı: "Ne olur hatırla beni çünkü o anılar sadece senin değil." Kaybedilenler bir kişinin değil ve bu daha da üzücü.</span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;">Yaşlanmak hep korkunç gelmiştir. Hayır, ölüm yaklaştığı için değil. Zaten insanın ne zaman öleceği de belli değil. Sadece insanın kendi bedeninin ruhunun isteklerini kısıtlıyor olması üzücü bir şey. Misal, koşmak istiyorsun, merdivenleri koşarak tırmanmak... Sevdiğin bir parkta saatlerce yürümek, üşümek, ıslanmak... Ama bedenin bunların hiçbirine artık izin vermiyor. </span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;">Bundan daha kötüsü varsa o da hafızanın seni kısıtlıyor olması işte. Bedenin seni kısıtlasa da hafızan var olduğu sürece sen varsın, anılarınla, benliğinle, geçmişinle... Ama işte hafızan da seni bırakıp gidince, hiçbir şeyin önemi kalmıyor gibi. Gerisi koca bir boşluk. </span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;">Sahip olduğumuzu sandığımız hiçbir şey bizim değil aslında, hayat garip.</span>
<br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>catcherintheryehttp://www.blogger.com/profile/01940788604318034946noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1810949552365771358.post-26759692356811403912014-07-16T22:58:00.000+03:002014-07-16T22:58:32.064+03:00Gürültü<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;">İnsanoğlu sosyal bir varlık, ama hayatta en fazla sorunu yine iletişimsizlikten yaşıyoruz. Birbirimizle iletişim kurmaya çalışırken yaşadığımız çaresizce bir iletişimsizlik bu; yüzyıllardır çözemediğimiz. Hayatta bir iz bırakmak, anlaşılmak istiyoruz. Ama illa ki yanlış anlatıyoruz kendimizi, illa ki yanlış anlaşılıyoruz. Attila İlhan'ın dediği gibi:</span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<br />
<blockquote class="tr_bq">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;">An gelir,<br />Ömrünün hırsızıdır.<br />Her ölen pişman ölür.<br />Hep yanlış anlaşılmıştır,<br />Hayalleri yasaklanmış...</span></blockquote>
<br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;">Kendimizi anlatmaya çalışırken karşımızdakini dinlemiyoruz. Çoğu zaman dinlediğimizi zannediyoruz ama aslında karşımızdakinin ne demek istediğini duymuyoruz. Kendimizce anlam çıkarmaya çalışıyoruz bir çok şeyden, doğru-yanlış siyah-beyaz olarak bakıyoruz her şeye. Gri tonları beynimizin en arkalarına atıp kendimizce yok etmişiz çoktan. Kulağımızdaki sesler anlamlı ifadeler olmaktan ziyade birer gürültü haline gelmişler tam da bu nedenlerle. </span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;">Çok fazla gürültü var, duyamıyorum.</span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhLjHtTryGe3cHFdP3WqFFd7n1G6HgkCfqo1YB9szDzQz1l9xSw4TZy94I3XYRUs6lkGNJqd4swWUJInRv_YDYEXvYyND5zY-dyLB4b10yFxO2WuMLQwDoprVv4Np3d3JGMhtBfrvOJIK7h/s1600/pleasuree.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhLjHtTryGe3cHFdP3WqFFd7n1G6HgkCfqo1YB9szDzQz1l9xSw4TZy94I3XYRUs6lkGNJqd4swWUJInRv_YDYEXvYyND5zY-dyLB4b10yFxO2WuMLQwDoprVv4Np3d3JGMhtBfrvOJIK7h/s1600/pleasuree.jpg" height="312" width="400" /></a></div>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;">İnsan hiç empati yapmıyor bazen. Bazense gereğinden fazla empati yapıyor. Bazen hiç konuşmuyor, konuşmak istemiyor, sessizlik güzel şey. Bazen konuşuyor ama anlaşılacağından emin değil. Konuşmak, hatta bağırmak istiyor bazen ama anlatacak, anlayacak kimse yok. Dinlemek çoğunlukla güzel şey ama ya yanlış anlarsam korkusu var bazen. Bazen susuyor, yanlış anlatırsam diye. Bazen yanlış anlatıyor ama aslında anlatmak istediği şey doğru anlaşılıyor, hep öyle olsa ya. </span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;">Cevaplar var sonra... Cevap verebildiklerimiz, veremediklerimiz, cevap beklediklerimiz, cevap aradıklarımız... Bazen sadece nasıl cevap vereceğini bilemediği için susuyor insan. Bu sessizlik en pişmanlık verici olanı.</span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<br />
<pre><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;">
</span></pre>
<pre></pre>
catcherintheryehttp://www.blogger.com/profile/01940788604318034946noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1810949552365771358.post-53556339709413360502014-05-25T01:10:00.000+03:002014-05-25T01:10:38.389+03:00Korku<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;">Korkuyorum...</span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;">Bugünümden... Bugünümün yarınımı geri dönüşü olmayacak şekilde etkileyeceği, kendisine esir edeceği fikrinden. Ya yanlış bir şey yaparsam?</span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;">Yarınımdan korkuyorum. Yarının bilinmezliğinden, hiç gelmemesinden ya da birdenbire gelivermesinden... Birdenbire geliverip de bugünümü talan edip gitmesinden, yok etmesinden korkuyorum.</span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;">Dünümden de korkuyorum. Dünümün beni tamamen ele geçirip, bugünüme ve yarınıma hiç fırsat vermemesinden korkuyorum.</span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;">Zaman tuhaf ve ürkütücü bir kavram. Uçup gidiyor.</span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;">Zaman denilen tünelde genellikle iki yol çıkar önümüze, daha fazlası değil. Daha dün bu yolu değil de öbürünü seçseydim şu anda nereye gidiyor ya da nereye varmış olurdum acaba? Ya da sen, şu anda seçtiğin yolu değil de ötekini seçmiş olsaydın yine bana ulaşabilir miydin? Yolun sonunda ne olurdu?</span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;">Belki de hepimiz ulaşmamız gereken yerlerin çok uzağındayız, ya da bize ulaşması gerekenler bambaşka yerlere ve kişilere ulaşmışlar.</span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;">Filmin sonu gelmeden öğrenemez miyiz bunu?</span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjT5pK_buxNvrUtrc3X-rfbKVSEAKY9j2Mr_GsWToFVDKstXtaL8G-BwvNnvrHRBviP2focY3qAm79Nrg_1WUVAb40E_LZyx2FW2Sj7rW8RQEjG9PfK9VxlIxv-Az3bmYnfcU7ModM6bwWj/s1600/46817472.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjT5pK_buxNvrUtrc3X-rfbKVSEAKY9j2Mr_GsWToFVDKstXtaL8G-BwvNnvrHRBviP2focY3qAm79Nrg_1WUVAb40E_LZyx2FW2Sj7rW8RQEjG9PfK9VxlIxv-Az3bmYnfcU7ModM6bwWj/s1600/46817472.jpg" height="400" width="400" /></span></a></div>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><span id="goog_1119765326"></span><span id="goog_1119765327"></span><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
catcherintheryehttp://www.blogger.com/profile/01940788604318034946noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1810949552365771358.post-81492272916300186622014-04-27T13:21:00.000+03:002014-04-27T13:21:18.704+03:00Hayattayken yapılacaklar listeme bir check daha...<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span style="font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-size: small;">...attım bugün. İnsanlık için küçük, benim içinse kocaman bir şeydi Notre Dame de Paris müzikalini canlı izlemek. Müzikal bittikten sonra, tadı hala damağımdayken ve kafamda tekrar tekrar izleme planları yaparken, bu tür şeyler için yeterince paramın olmadığına üzüldüm.</span></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span style="font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-size: small;">İlk kez üniversitedeyken tanışmıştım Notre Dame de Paris müzikaliyle. Yurt odasında Fransızca versiyonunun İngilizce altyazılısını defalarca ama defalarca izlerken bir gün canlı izleme hayalleri kurardım. Geçtiğimiz Ocak'ta Türkiye'ye geleceğini duyduğumda siz varın düşünün ne kadar heyecanlandığımı. En önden bilet alacaktım evet, almalıydım. Ardından Türkiye'ye gelecek olan versiyonun Fransızca orijinal versiyon değil, İngilizce olduğunu öğrendiğimde protesto edip gitmeme kararı aldım. Bu protesto uzun sürmedi, sonuçta yine duygularıma yenilip 26 Nisan tarihine bilet edindim kendime bir tane.</span></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span style="font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-size: small;">Müzikal başladığı andan itibaren büyülü bir dünyanın içine çekiliyorsunuz, yaşadığınız yüzyıldan sıyrılıp kahramanlarımızın yaşadığı döneme ışınlanıveriyorsunuz. Sesler ve performanslar çok güzel. Müzikal açıdan bir Fransızcasının yanına yaklaşamıyor tabii ama böylesine güzellikte bir şeyi İngilizce dahi olsa canlı izleyebiliyor olmak mükemmel. Yıllarca kayıttan izlerken bile kendimden geçtiğim şarkıları canlı dinlerken tüylerim diken diken, aşmış tepe noktası Belle'de Quassimodo, Frollo ve Phoebus'ın hep beraber söyledikleri kısım. <span style="background-color: white; color: #252525; line-height: 22.399999618530273px;">Le Temps des cathedrales, Tu vas me detruire, Ave Maria ve diğerleri... Hepsi birbirinden güzel.</span></span></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span style="font-size: small;"><span style="background-color: white; color: #252525; line-height: 22.399999618530273px;"><br /></span></span>
<span style="font-size: small;"><span style="background-color: white; color: #252525; line-height: 22.399999618530273px;">Müzikalden çıktığınızda, o büyülü melodiler hala kafanızda dönerken, aşk ve insanlık tarihi üzerine düşünürken buluyorsunuz kendinizi, yüzyıllar geçse de bazı şeylerin hiç değişmediğini. Aşk uğruna yapılan çılgınlıkları, kadınlara yüklenen yükü, kendinden olmayanı ötekileştirme çabalarını, hırs, sadakat ve sadakatsizliği...</span></span></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span style="font-size: small;"><span style="background-color: white; color: #252525; line-height: 22.399999618530273px;"><br /></span></span>
<span style="font-size: small;"><span style="background-color: white; color: #252525; line-height: 22.399999618530273px;">Esmeralda'ya kimin daha fazla aşık olduğuna dair iddialar devam ederken... "Daha fazla aşık olmak" diye bir kavramın aslında var olmadığını hatırlatmak isterim. Herkesin aşkı yaşayış ve ifade ediş şekli farklı sadece. Quassimodo daha saf ve temiz bir aşıktı, Frollo daha çok arzulayan ve tutkulu, Phoebus ise daha çabuk vazgeçen...</span></span></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span style="font-size: small;"><span style="background-color: white; color: #252525; line-height: 22.399999618530273px;"><br /></span></span>
</span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhpnFtjrwrb20C8QhLi3nM4m8mUOkrZ2u6VO86J5JgIO47MRZc60Zz0yNfMURCqN3iNICQHHmHOTOAl66ak_GejnZbXXbAs78SsimUuPt9Bhwv1w1yB-wK7gGlupzfYIEX2yeaBr0oRttp1/s1600/536_1_NDP-8.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhpnFtjrwrb20C8QhLi3nM4m8mUOkrZ2u6VO86J5JgIO47MRZc60Zz0yNfMURCqN3iNICQHHmHOTOAl66ak_GejnZbXXbAs78SsimUuPt9Bhwv1w1yB-wK7gGlupzfYIEX2yeaBr0oRttp1/s1600/536_1_NDP-8.JPG" height="263" width="400" /></span></a></div>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span style="font-size: small;"><span style="background-color: white; color: #252525; line-height: 22.399999618530273px;"><br /></span></span>
<span style="font-size: small;"><span style="background-color: white; color: #252525; line-height: 22.399999618530273px;"><br /></span></span></span>
<span style="font-family: inherit;"><span style="background-color: white; color: #252525; line-height: 22.399999618530273px;"><br /></span></span>
catcherintheryehttp://www.blogger.com/profile/01940788604318034946noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1810949552365771358.post-32504491133769168192014-04-22T23:24:00.000+03:002014-04-22T23:24:20.597+03:00Batıl<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;">Batıl inançları olan bir insanım.</span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;">Bir sabah uyandığımda uzun bir zamandır varlığını bile unutmuş olduğum bir insan aklıma düşer ve o gün yolda giderken ona rastlarım. Ama ben o insan en son ne zaman beni düşünmüştür, hiç bilemem.</span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;">Aklımı sürekli meşgul eden bir insanı düşündüğüm zamanlarda o da hep beni düşünüyormuş gibi gelir. Aslında o düşünmüyordur bile ve ne zaman onu düşünmeyi bıraksam bir şekilde aklına düşeceğim gelir.</span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;">Sevdiğim bir insanın başına kötü bir şey geldiğinde bunu hissedeceğimi düşünürüm ama esasında hayatımdaki en önemli kayıplarda haberim olana kadar hiçbir şey hissetmedim, mutlu bile sayılırdım ve hep bunun suçluluk hissini taşıdım.</span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;">Küçükken sözler verirdim kendime: Şu saatte uyursam ertesi günüm çok güzel bir gün olacak ama eğer uyuyamazsam sevdiklerimin başına kötü bir şeyler gelecek gibi. Çok inandım ama hiç tutmadı.</span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;">Çok istediğim bir şey olmadığı zaman daha güzel şeyler olacağı için olmadığına inandım, o daha güzel şeyler de olmadı sonra.</span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;">Başkalarını mutsuz ederek yapılan bir işte hiçbir zaman mutlu olamayacağıma inandım ve yapmadım; ama esasında bunu umursamayanlar hep mutlu oldu, bense mutsuz.</span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;">Yine de batıl inançları olan bir insanım.</span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhMlUENv12n7xRA3GcdPs8mGILChcZAbd7c8cgi-PefF_-88CSKQFhQCOtx92engSnDkXQU4mR28kvz8pg1o2G9gVLshVtQfTLUcGZS_7WyMkK6H5-I3aAGlOuLNLzqRZl33O3FXTerd_ed/s1600/67726911.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhMlUENv12n7xRA3GcdPs8mGILChcZAbd7c8cgi-PefF_-88CSKQFhQCOtx92engSnDkXQU4mR28kvz8pg1o2G9gVLshVtQfTLUcGZS_7WyMkK6H5-I3aAGlOuLNLzqRZl33O3FXTerd_ed/s1600/67726911.jpg" /></span></a></div>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
catcherintheryehttp://www.blogger.com/profile/01940788604318034946noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1810949552365771358.post-27593308113739054772014-04-13T20:00:00.000+03:002014-04-13T20:00:11.697+03:00film, kitap, haftasonu<span style="font-size: small;"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">"Bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti." hayatımda okuduğum en etkileyici kitap cümlelerinden birisi. Orhan Pamuk'un Yeni Hayat kitabının ilk cümlesi. Hayatımı etkileyen, yönlendiren çok kitap oldu ama bugüne kadar hayatımı değiştiren bir kitaba rastlamadım. (Küçük Prens buna en fazla yaklaşanıdır.) Yeni Hayat da Orhan Pamuk'un tek bitirebildiğim kitabıdır zaten. Kitap yarım bırakmaktan nefret etmeme rağmen, her Orhan Pamuk kitabına hevesle başlayışım, aynı hüsranla son bulur. Kitap bir türlü gitmez, ilerlemez, ne yaparsam yapayım olmaz ve daima yarım kalır. Kimileri bu anlamda beni edebiyattan anlamaz görebilir, haklı da olabilir belki, bilmiyorum.</span></span><br />
<span style="font-size: small;"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">Bu hafta sonu çok güzel bir film izledim ve çok güzel bir kitap okudum, mutluyum. Birincisi Büyük Budapeşte Oteli, son zamanlarda izlediğim en güzel ve aynı zamanda eğlenceli film. Oyuncu kadrosunda yok yok, hikaye desen akıp gidiyor zaten, çekim tekniği de insanı kendinden geçirecek kadar etkileyici. İnsanda bir dokunma isteği uyandırıyor; mekanlara, karakterlere, o zamana. Bir Amelie havası yakalamadım desem yalan olur. Her sinemasever tarafından görülmesi gerekiyor, görülmeli! İkincisi ise Geç Kalmışlar Mangası, Twitter'da severek takip ettiğim Burç Doğu'nun ilk kitabı. Hayatım boyunca değişik bakış açısına sahip insanlara saygı ve hayranlık duymuşumdur, Burç Doğu'nun da onlardan bir tanesi olduğunu düşünüyorum. Hayata ve olaylara değişik bakış açıları ile yaklaşıyor, "Yemin ederim ben bunu düşünmüştüm ama böyle ifade edemezdim." dedirtiyor. Kitapta yer yer tutarsızlıklar olsa da bir başlangıç kitabı olarak çok iyi, altı çizilesi çok fazla cümle var. Okuyun derim.</span></span><br />
<span style="font-size: small;"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span>
</span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgdbtYa9HhPkCUwXNyQa2hEMeD-NZBnjUp1Ht3wN0eeBuGpoVT9Mc9sslGWBSMy4jVWZIn5v7eg2wCDQoZf0pGOZa5gvsNgT_0KqEDSV2DLkpWU4ofiL-UnEhZVNaQbqnIkEiLkPUodLqUx/s1600/62650580.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgdbtYa9HhPkCUwXNyQa2hEMeD-NZBnjUp1Ht3wN0eeBuGpoVT9Mc9sslGWBSMy4jVWZIn5v7eg2wCDQoZf0pGOZa5gvsNgT_0KqEDSV2DLkpWU4ofiL-UnEhZVNaQbqnIkEiLkPUodLqUx/s1600/62650580.jpg" /></span></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span></div>
<br />catcherintheryehttp://www.blogger.com/profile/01940788604318034946noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1810949552365771358.post-77136063352168304122014-04-02T22:48:00.001+03:002014-04-02T22:48:26.809+03:00Vazgeçmek<span style="font-size: small;"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">Vazgeçmek birdenbire olur. İnsan sakin bir akşam üzeri güneşe karşı otururken birdenbire içindeki boşluğu fark eder. O boşluk ne vakit oraya yerleşti, ne zamandır orada hiçbir fikri yoktur. İlginç olan şey o boşluğu garipsememiş olması, hiçbir şey olmamış gibi kaldığı yerden hayatına devam edebilmesidir. Bitmiştir artık, hiçbir önemi yoktur o şeyin. Arkasında küçük bir boşluk bırakarak çekip gitmiştir.</span></span><br />
<span style="font-size: small;"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">Dedim ya vazgeçmek birdenbire olur. Depremlerin en şiddetli olduğu zaman, fırtınanın kalbindeyken ölesiye mücadele eder insan. Sıkı sıkıya sarılır inandığı şeye, en derin mücadeleleri onun için verir. Hırpalanır, yara alır, kırılır, incinir, yalnız kalır bazı bazı, değişir, zayıf düşer, güçlenir. Uğruna mücadele ettiği şey için her şeyi göze alır, gözünü karartır. Tüm bunlar bittiğinde, sakin bir limana demir atılır. Mücadelenin en zorlu yerinde sıkı sıkı sarıldığı şey, kendisini işte o sakin güneşli akşam üzerinde bırakıverir. Geriye hiçbir iz bırakmadan çeker gider, hiçbir his kalmaz. Sadece ince bir yorgunluk...</span></span>
<br />
<span style="font-size: small;"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></span>
<span style="font-size: small;"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></span>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhZgOuZdIa_JECNdPABcIFLublevZmnffyY6xDiI9s0YuAS1DVbPOI6jW1bEr9mm0pomZB-5WH9FqU3K4hVa08cckwDOGD5O0Q2hT3h9MSkCRvKXkq72IGJw4hWIA-qbSEhCSluHMrcXWrM/s1600/10455292.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhZgOuZdIa_JECNdPABcIFLublevZmnffyY6xDiI9s0YuAS1DVbPOI6jW1bEr9mm0pomZB-5WH9FqU3K4hVa08cckwDOGD5O0Q2hT3h9MSkCRvKXkq72IGJw4hWIA-qbSEhCSluHMrcXWrM/s1600/10455292.jpg" height="265" width="400" /></a></div>
<span style="font-size: small;"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></span>
<span style="font-size: small;"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></span>catcherintheryehttp://www.blogger.com/profile/01940788604318034946noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1810949552365771358.post-34588608374140219002014-03-25T21:33:00.000+02:002014-03-25T21:33:16.689+02:00Biricik ve eşsiz deneyimlerimiz<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;">Zaman çok hızlı geçiyor. Çoğunlukla ömrümü haftasonlarını bekleyerek geçirdiğim hissine kapılıyorum ve bu beni üzüyor. Yani aslında şu kısmı üzüyor: Ben ömrümün 5/7'lik kısmından o kadar sıkılıyorum ki bir an önce 2/7'lik kısmı gelsin istiyorum. Sonra haftasonu da göz açıp kapayıncaya dek geçiyor. Sonra yeni bir hafta, yeni bir ay, yeni bir yıl...</span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;">Önceden de bu kadar hızlı mı geçerdi bu zaman sahi? Bugün bir arkadaşımla bu konuyu irdeledik uzun uzun. Bilim insanlarının bilimsel verilere dayanarak ortaya koyduğu bir gerçek var ki dünyanın dönüş hızı her geçen gün biraz daha artıyor. Dünyanın dönüş hızı arttığı için de günler daha hızlı geçiyor. Yani biz 2014 senesinde yaşayan insanlar için zaman, örneğin günümüzden 200 sene önce yaşamış insanlara göre daha hızlı geçiyor.</span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;">Zamanın bir de algıya göre değişen göreceliliği söz konusu tabii ki. Günlük rutin hayatımıza devam ederken bir haftamız jet hızı ile geçip giderken, daha önce görmediğimiz bir şehre tatile gittiğimizde geçirdiğimiz bir hafta sanki bir aymış gibi gelir. Çünkü insan daha önce karşılaşmadığı deneyimleri yaşarken hiçbir ayrıntısını kaçırmamak için detayları belleğine ince ince kazırmış. O deneyimi bir kez yaşayıp, belleğine kaydettikten sonra artık o deneyimin bir benzerini her yaşadığında öncelikle hafızasında var olan kayıtlı eski bilgileri zihninden getirip, eski bilgilerden farklı olan yeni detaylar için ekleme yaparmış. Düşünsenize şu an oturmakta olduğunuz evinize yeni taşındığınızda her oda, her eşyanın yeri, her şey size o kadar yeniydi ki; hepsinin yerini öğrenmek için her detayı tek tek incelediniz, belleğinize kazıdınız. Bunca zaman o evde vakit geçirdikten sonra artık eve, eşyaların yerine o kadar alıştınız ki; düğmeyi hiç aramadan ışığı açıyorsunuz. Hiç bakmadan masaya bir şeyler koyuyorsunuz, karanlıkta yatağınıza zorlanmadan yatabiliyorsunuz.Tüm bunlar için hiç beyninizi yormuyorsunuz. İlk deneyimlerde insan beynini her detayı belleğine atabilmek için yorarken, daha sonrasında zaten bu bilgiler belleğinde olduğu için beynini fazla yormaz. İlk deneyimlerde her detayın tadını çıkarırız ve dolayısı ile zamanın yavaş aktığı hissine kapılırız, daha sonrakilerde ise her şey biraz da otomatik olduğundan zaman nasıl geçer fark etmeyiz bile. </span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;">İlkler bu yüzden anlamlı ve önemli. Kendi ilklerinizi hatırlayın, o biricik ve eşsiz deneyimlerinizi: ilk okula başladığınız günü, ilk doğum günü partinizi, ilk hediyenizi, ilk arkadaşınızı, ilk aşkınızı, ilk hayal kırıklığınızı, ilk tatilinizi, ilk sevgilinizi, ilk işe başladığınız günü, ilk evinizi, ilk çocuğunuzu... Sonrasında beki de binlerce kat güzeline sahip olacağınız yüzlerce anınızı... Sonrasında yaşanan benzerlerinin hiç birisi o eşsiz ve biricik ilkinin yerini tutmadı ya hani. İşte hepsi belleğimiz yüzünden. İlk seferinde daha önce böyle bir şeyi deneyimlemediğimiz için her detayı hissederek ince ince yaşadık, sonrakiler ilkinin birer yansımasından öteye gidemedi o yüzden. İlki için belleğimizde açtığımız yere, diğerleri için sadece yenilikleri ve farklılıkları ekledik. Her yeni deneyimimiz ilkinden izler taşıdı bu yüzden. Asla ilki gibi hissedemedik, tamamen açık bir algı ile teslim olamadık. Hep önyargılı olduk.</span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;">Sizce de yeni deneyimlerimize haksızlık etmiyor muyuz?</span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiVKmEOuqLJfiqQ7LueA-GtMdQOsZvIeRXvfrDltDAGJVI0fvI09lxX0AbJ46oIV0oWeiOp8nxu5ioQTy4r77CEARpmlDqbrkl_8_ez4TLvxo4l0qK-vH-OH4CK-ITr-GW8xMOKzpusyt0E/s1600/3161927_large.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiVKmEOuqLJfiqQ7LueA-GtMdQOsZvIeRXvfrDltDAGJVI0fvI09lxX0AbJ46oIV0oWeiOp8nxu5ioQTy4r77CEARpmlDqbrkl_8_ez4TLvxo4l0qK-vH-OH4CK-ITr-GW8xMOKzpusyt0E/s1600/3161927_large.jpg" height="640" width="512" /></a></div>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
catcherintheryehttp://www.blogger.com/profile/01940788604318034946noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1810949552365771358.post-1256041356364726132014-03-22T00:14:00.001+02:002014-03-22T00:14:25.803+02:00Nedenler<div class="tr_bq">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"> </span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"> </span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;">Dedemin insanlarında der ki:</span></div>
<blockquote class="tr_bq">
<span style="background-color: white; line-height: 19.200000762939453px;"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;">Altı soru cümlesinin içinde ilk akla gelenin aslında en cevapsız oluşu ne tuhaftır değil mi? Kim? Ne? Nerede? Ne zaman? Nasıl? sorularının mutlaka doğru ve kesin bir cevabı varken... Neden… Hep değişik cevapları ve yeni soruları getirir.</span></span></blockquote>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;">Eternal Sunshine of The Spotless Mind hesabı kafamdaki gereksiz anıların bir kısmından kurtulma ihtiyacı hissettiğim zamanlarda, fil hafızası bulunan bir insan olarak tek bir anıyı dahi silemeyeceğimi acı bir şekilde anladım. Anılar hayat boyu biriktirdiğimiz birer koleksiyon kafamızın içinde. Kenara koyamıyoruz, atamıyoruz, bir başkasına bırakamıyoruz. Tam en derinlere gömüldü, artık kurtuldum sanırken; bir ses, bir koku... hoop çıkarıveriyor olduğu yerden. Onlara kötü davranmamaya karar verdim sonra, anıları kişisel zenginliğim olarak görmeye başladım zaman içinde. Düşünsene, -iyi olsun kötü olsun- sen o kadar eşsiz bir şey yaşamışsın ki dünya üzerinde aynısını yaşayan başka bir insan daha yok. Olur olmaz yerlerde onlarla yeniden yüzleşmen gerekebileceği gerçeğiyle yaşamayı öğrenmelisin. </span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span style="font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-size: small;">Nedenler mühim. Çünkü şeyi farkettim sonra, nedenini bildiklerin daha az etkilemeye başlıyor seni. Daima hatırlanıyor ama artık acı vermiyor, üzmüyor, keşke dedirtmiyor. Nedenini bildiğin bir şeyi derinlerine gömmek, unutmak daha kolay. Çünkü "çünkü"leri var onların: "Bu benim başıma geldi, çünkü....." Nedenler birer yol gösterici, zifiri karanlık gecede dolunay; yolumuzu buldurup, kaybolmayacağımıza dair inancımızı canlı tutan. Nedenlere sığınmak mutluluk gibi. Nedenler ortadan yok olduğunda o zifiri karanlıkta yapayalnızız, hangi yöne gideceğimizi bilmiyoruz, yalpalayıp duruyoruz, dönüp dönüp başa sarıyoruz. Nedenini bilmediğin anılar kafanda hep bir soru işaretiyle sürekli başa sarıp "Neden" sorusunun binlerce türevini sorduruyor. O başlangıç noktasına geri dönüp bir şeyleri değiştirerek olayların seyrini değiştirebileceğin hissine kapılıyorsun, anılarını değiştirebileceğini. Faydası olmazdı yine de... </span></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span style="font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-size: small;">Anılarında yer aldığınız bir insana en azından bir "neden" borçlusunuz oysa ki, sadece bir "neden".</span></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span style="font-size: small;"><br /></span></span>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEif8ISz1GSWxDV-ED7ojv9nOPhy9tk1rs6Nc98rKqhW3ebHp4xSDIqnlMUC9mssU17Rc_hri05QJvjPhQpuJMAIWuXGzodgxm2UbiMsPT2F7E95f8eq63n2vpYloOeza6GhTQDruMWE1ozr/s1600/tumblr_m5yvz6jJ8J1rn8tzso1_500.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEif8ISz1GSWxDV-ED7ojv9nOPhy9tk1rs6Nc98rKqhW3ebHp4xSDIqnlMUC9mssU17Rc_hri05QJvjPhQpuJMAIWuXGzodgxm2UbiMsPT2F7E95f8eq63n2vpYloOeza6GhTQDruMWE1ozr/s1600/tumblr_m5yvz6jJ8J1rn8tzso1_500.jpg" height="290" width="400" /></a></div>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span style="font-size: small;"><br /></span></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span style="font-size: small;"><br /></span></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><span style="font-size: small;"><br /></span></span>
<span style="font-size: small;"><br /></span>
catcherintheryehttp://www.blogger.com/profile/01940788604318034946noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1810949552365771358.post-1210447398894280822014-03-07T00:05:00.000+02:002014-03-07T00:05:07.051+02:00Yaşayıp giderken...<span style="font-size: small;"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">Dünyanın batağına dibine kadar battığımı, batırıldığımızı hissettiğim şu günlerde daha bir nefret ediyorum sanki yaşamaktan. Farklı olduğumu hissediyorum, başka bir dünyaya aitmişim gibi. Peşinden koştuğum şeyler diğer insanlardan hep farklı olmuştur. Ama sanki ilk kez bu farkı bu kadar derinden hissediyorum. Onlar öyle mutlular, ama ben onların bu mutluluğundan ölesiye mutsuz oluyorum. Hayat böyle bir şey olmamalı diyorum; birbirini tüketmekten, insanlara sadece bedenden ibaretmiş gibi davranmaktan, yarını düşünmeden sorgulamadan yaşamaktan, sadece kendini düşünen bencilliklerden, iki yüzlü menfaat oyunlarından, karşındakini yerin dibine batırmaktan zevk almaktan... Bunlardan ibaret olmamalı hayat. Böyle bir şey değil, olmamalı. Bu anlarda tüm umudumu yitiriyorum işte, basıp gitmek istiyorum.</span></span><br />
<span style="font-size: small;"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">Sonra yürüyüşe çıkıyorum; ılık akşam havası, hafif bir meltem. Hava mis gibi, lacivert gökyüzü. Bir kedi yavrularıyla oynuyor, bir kadın onları doyuruyor. Yanımdan el ele tutuşmuş 18 yaşlarında iki sevgili geçiyor, yüzleri aşktan ışıl ışıl gelecekten konuşuyorlar. En sevdiğim kitabın en sevdiğim bölümünü anımsıyorum. Kulağımda kulaklık, o çok sevdiğim şarkı çalıyor artık bir klasik olan. İyi ki yaşıyorum diyorum, iyi ki hayattayım ve ben bunları duyup hissedebiliyorum. Mutluyum.</span></span><br />
<span style="font-size: small;"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">--------------------------------------------------------------</span></span><br />
<span style="font-size: small;"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span>
</span><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjdqeJLNtxWrWY8EmEiJhY3AP7_AiSGJFkgBjryD1CgpOAtRXM-cxYyPb2Ui2jP21DhMpo8hZooFFqTLXlXJLXK5EpHV6u4J7EX6VZwxMuoO6Oytohldg_swx0GaCvzX7ga8tD4cABAtYw5/s1600/tumblr_l1gt24OAlk1qabumuo1_500_large.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjdqeJLNtxWrWY8EmEiJhY3AP7_AiSGJFkgBjryD1CgpOAtRXM-cxYyPb2Ui2jP21DhMpo8hZooFFqTLXlXJLXK5EpHV6u4J7EX6VZwxMuoO6Oytohldg_swx0GaCvzX7ga8tD4cABAtYw5/s1600/tumblr_l1gt24OAlk1qabumuo1_500_large.jpg" height="266" width="400" /></span></a></div>
<span style="font-size: small;"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">Dinlemekten büyük bir zevk aldığım Eski Bando grubu albüm çıkarmış, ismi Renkli Şeyler. Oldukça şirin bir albüm, grubun kendisi gibi. Eski 45'likleri sevenler için birebir, eski aşklar tadında. Albümü dinlerken grubu bir kez daha kanlı canlı dinlemek istedim. Zira canlı performansları da bir o kadar başarılı. Benden ufak bir tavsiye.</span></span><br />
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span>
catcherintheryehttp://www.blogger.com/profile/01940788604318034946noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1810949552365771358.post-87097148688060796182014-01-06T01:15:00.000+02:002014-01-28T23:09:08.660+02:00Yeni yıl listesi<span style="font-size: small;"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">Her yıl sonunda yeni yıl listeleri hazırlanır. O seneden beklentiler listelenir. Bu sayede umutlar dillendirilir, ete kemiğe büründürülür. İnsanoğlunun kendi belirlediği takvim sisteminden, yine kendince beklediği bir şeydir bu, bir tür ritüel.</span></span><br />
<span style="font-size: small;"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">Bu sene 2014'ten beklentilerimden ve bana getireceklerinden çok, kendimin kendi kendime ve 2014'e neler verebileceğine kafa yordum nedense. İnsanın ömür yaşı artarken kendisiyle ilgili şeylere daha çok önem vermeye başlıyor galiba. Bu sene 2014'ten beklentilerimin listesi yok, kendimden beklentilerim ise çok. 2014'te kendimden beklediklerimin bir listesi aşağıda:</span></span><br />
<span style="font-size: small;"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">1. Önyargılarını yık.</span></span><br />
<span style="font-size: small;"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">Artık tek bir olaydan ya da tek bir sözden yola çıkarak insanları yargılamaktan vazgeç. İnsanlara karşı daha hoşgörülü ol, ikinci üçüncü şanslara değer ver. İlk görüşte insanları tanıyabileceğin düşüncesine kapılmaktan vazgeç.</span></span><br />
<span style="font-size: small;"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">2. Daha iyimser ol.</span></span><br />
<span style="font-size: small;"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">Her zaman olabilecek en kötü ihtimalin gerçekleşeceği öngörüsünden vazgeç. Ayrıca ilk görüşte kötü görünen bir şey de gayet mutlu edebilecek bir durum olabilir. Olumsuzlukların içindeki olumlu tarafları keşfetmeye çalış. Hemen mutsuzluğa itilme, bu dünyada güzel şeyler de olabilir.</span></span><br />
<span style="font-size: small;"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">3. Daha sevimli bir insan ol.</span></span><br />
<span style="font-size: small;"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">İnsanlara daha az mesafeli olmaya çalış. Olabildiğince sevimli ol, konuş onlarla. Konuşmayı düşünmediğin ve hayatta muhabbet edemeyeceğini düşündüğün insanların içinde belki de bir hazine gizlidir kim bilir. Tanımadan asla bilemezsin.</span></span><br />
<span style="font-size: small;"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">4. Takıntılarını at bir kenara.</span></span><br />
<span style="font-size: small;"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">Bu sene yerleşmiş takıntılarından kurtulabileceğin bir sene olabilir. En azından denemekte fayda var.</span></span><br />
<span style="font-size: small;"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">5. Mükemmeliyetçilikten vazgeç.</span></span><br />
<span style="font-size: small;"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">Bazen ne yaparsan yap olmuyor. Her şey yolunda gitmiyor, bir tarafı düzeltsen diğer taraf bir daha düzelmemecesine bozuluyor. Her şeyi düzeltemezsin ve dünyayı tek başına göğüsleyip kurtaramazsın. Unut bunu.</span></span><br />
<span style="font-size: small;"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">6. "Keşke" kelimesini lügatından çıkar.</span></span><br />
<span style="font-size: small;"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">"Keşke"lerle hiç bir yere varılmıyor, gör artık. Geçmişte bir şeyleri farklı yapsaydın da istediğin sonuçları asla elde edememiş olabilirdin. Dün dünde kaldı, kabul et artık ve dünün için bugününden vazgeçme. Bugün ve yarın hala yaşanılası ve güzel. Her zaman bir umut vardır.</span></span><br />
<span style="font-size: small;">
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;">Oradan bakınca sorunlu birisi gibi göründüm, farkındayım. Herkese mutlu seneler :)</span></span><br />
<span style="font-size: small;"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></span>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhzp25mjIRXkAFdSgVrq2rfyLYjC1RizaSuobuEI0YzdXwgrHU7LwFvnAONYy9Un26ZCHzQjZvuxhGJrz0HZVn2yIHkABjmQDjtqkVrVEymOazq_ToqtYKdwryoJP7WcXFdwrSDqB6zb5I_/s1600/wishlist1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhzp25mjIRXkAFdSgVrq2rfyLYjC1RizaSuobuEI0YzdXwgrHU7LwFvnAONYy9Un26ZCHzQjZvuxhGJrz0HZVn2yIHkABjmQDjtqkVrVEymOazq_ToqtYKdwryoJP7WcXFdwrSDqB6zb5I_/s1600/wishlist1.jpg" height="311" width="400" /></a></div>
<span style="font-size: small;"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></span>
<span style="font-size: small;"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span></span>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span>
catcherintheryehttp://www.blogger.com/profile/01940788604318034946noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-1810949552365771358.post-13549639809901334342013-12-01T17:00:00.001+02:002013-12-01T17:21:51.939+02:00Zaman ve mutluluk üzerine<div>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span></div>
<div>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;">Zamanda yolculuk yapma şansım olsaydı sadece geçmişe giderdim. Özlediğim o kadar fazla an var ki. Mutluluk sanıldığının aksine bir süreç değildir, anlardan oluşur. Size en çok ne zaman mutluydunuz ya da en son ne zaman mutluydunuz diye sorsalar, anlardan bahsedersiniz süreçlerden değil. Tüm okul hayatım boyunca mutluydum diyebilir misiniz ya da tüm doğum günü partim boyunca? O çocuk size gülümsediğinde mutlusunuzdur, en yakın arkadaşınıza sarıldığınızda, pasta kesilirken, yüzük takarken... Kısa bir an... Bazen yaşarken farkında olmadığımız ama o anı sonsuza dek kaçırdığımızda ölesiye özlem duyduğumuz, bazen neden o kadar mutlu olduğumuzu bile anımsayamadığımız. Kendimi Maçka yokuşunu inerken anımsıyorum, Beşiktaş sahilde otururken, Alanya'da yıldızların altında kumsalda Beatles dinlerken, o en sevdiğim şarkıcının konserinde o şarkıyı dinlerken, aklıma düşen bir notu sokak ortasında defterime yazarken... Kısa kısa anlar.</span></div>
<div>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span></div>
<div>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;">Geçenlerde About Time filmine gitmiştim, sinemaya. Bilim Kurgu açısından eksikleri olan bir film ama duygu yoğunluğu açısından harika bir film. Anı yaşamak, anın tadını çıkarmak üzerine kurulu, hayatı sorgulatan bir film. Filmden çıktıktan sonra "Hayatım nereye gidiyor?" diye sorguluyorsunuz kendinizi bir süre. </span></div>
<div>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span></div>
<div>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;">Daha fazla farkındalık lazım. Hayatın içinde boğulurken, görüş açımızın gittikçe azaldığının farkındayım ama yine de farkındalık lazım. En azından çabalamak.</span></div>
<div>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjr7lJ0nX1aYILJdhLhG9IpkFqYA-rt3GPkTMSINUPEUWbP35hFUQikU9SJxcDuH_tbkn4lla5dqL_7Tq8r9c0wdpvebl3gGupMHJMmkj5_sXttSIJyzchhlCupyFXQj3xSdLVWzABGZyht/s1600/about-time-rachel-mcadams-domnhall-gleeson.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><img border="0" height="266" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjr7lJ0nX1aYILJdhLhG9IpkFqYA-rt3GPkTMSINUPEUWbP35hFUQikU9SJxcDuH_tbkn4lla5dqL_7Tq8r9c0wdpvebl3gGupMHJMmkj5_sXttSIJyzchhlCupyFXQj3xSdLVWzABGZyht/s400/about-time-rachel-mcadams-domnhall-gleeson.jpg" width="400" /></span></a></div>
<div>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span></div>
<div>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span></div>
<div>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;">Son olarak:</span></div>
<div>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span></div>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;">- Neden o aptal tavşan kostümünü giyiyorsun?</span><br />
<div>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;">- Neden o aptal insan kostümünü giyiyorsun? (Donnie Darko)</span></div>
<div>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span></div>
<div>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;">Her şey görecelidir, mutluluk da ve hatta yaşam da.</span></div>
<div>
<span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif; font-size: small;"><br /></span></div>
<div>
<span style="font-size: small;"><span style="font-family: Trebuchet MS, sans-serif;"><br /></span>
</span><br />
<div>
<br /></div>
</div>
catcherintheryehttp://www.blogger.com/profile/01940788604318034946noreply@blogger.com0