Bir sürü haller içinde halim


Cici bir adım daha atmak istiyorum hayata ama ardımdan tutanım çok fazla. Olduğum yerde sıkışmış duruyorum uzun zamandır. Bugün annem telefonda "Sen hep daha iyisini isterdin, noldu da şimdi sadece yetinmeyi seçiyorsun?" dedi. Verecek cevabım yoktu, sanırım uzunca bir zamandır da yok. Önünde oldukça uzun zaman olup da hiçbir şey yapamamak, yaşlanıp da hiç zamanının olmamasından daha kötü galiba.

Çok sevgili bir dostum geçenlerde insanoğlunun en büyük arzusunu yazsana bloguna dedi. Neymiş dedim, insanoğlunun en büyük arzusu. Ölümsüz olmak dedi. Düşündüm biraz, hepimizin kendimize yüklediği en büyük anlam bu aslında: Ölümsüzlük. Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamamız bile bu yüzden, hırslarımız, kırıp parçalayıp yok etmelerimiz. Bugün öleceğimizi bilsek oysa ki; bu hırs, bu kavga, bu her şey... ne kadar anlamsızlaşırdı.

İnsan ırkı olarak her yaptığımız şeye kendi imzamızı atma isteğimiz var. Devasa yapılar inşa etmek istiyoruz, ölümsüz eserler ortaya çıkarıyoruz. Kendimizden sonra da yaşayacak yeni yeni buluşlar ve icatlar ortaya çıkarıyoruz, başarmak ve nesillerce adımızdan söz ettirmek istiyoruz. Hiçbirisi olmasa sevdiğimiz insanların kafasında hep yaşayacak güzel anılar bırakma telaşı içindeyiz. İsmimiz hep yaşasın ve hep hatırlanalım, öyle değil mi?

Siz de günlük hayatınızda çoğu zaman farkındalığınızı yitirdiğinizi düşünüyor musunuz? Tüm bu ölümsüzlük mevzusuyla bu denli uğraşırken anı kaçırdığımızı hissetmiyor musunuz siz de? Heyecan nerede peki? Daha ileri gitmeye, koşmaya neden olacak bir heyecan lazım belki de. Heyecanı hatırlatacak ufak bir şey... Bu evrendeki her şey bir gün sonsuza dek yok olup gidecek ne de olsa. Koca koca adımları atmak çok daha kolay olurdu belki o zaman.


0 yorum var :):

Yorum Gönder

top