İnsan değil mi, hepsi aynı bunların!




Eminim çoğunuz dikkat etmişsinizdir, sevgililer, evli çiftler ve yakın arkadaşların birbirlerine ne kadar benzediklerine. Aslında suratlarını tek tek incelediğinizde birbirlerine çok da benzemediklerini hemen farkedebilirsiniz ama dikkatli incelemeden bütün olarak bakınca genellikle ne kadar da birbirlerine benzediklerini görerek oldukça şaşırırsınız. Düğün fotoğrafları, videolar hep bu benzerliği daha da gözler önüne seren şeylerdir. Ben her defasında, çiftlerin ne kadar da benzer suratlara ve ifadelere sahip oldukklarını gördükçe sanki ilk kez böyle bir şeye şahit oluyormuşçasına oldukça şaşırırım. Eskiden beri bunun nedenini oldukça merak etmişimdir. Bilim adamları bu benzerliğe "ayna" denilen nöronların neden olduğunu söylüyorlar. Geçtiğimiz günlerde TÜBİTAK'ın sitesinde bu nöronlarla ilgili bir yazı okudum. Yazı aşağıdaki gibi:

Kendinizi hiç, başkalarının mimiklerini taklit ederken yakaladınız mı, ya da nerede duyduğunuzu hatırlamadığınız bir şarkının dilinize dolandığı oldu mu?

1990'larda Vittorio Gallase ve Giacomo Rizzolatti adlı iki İtalyan bilim adamı düşünce okuma konusunda maymunlar üzerinde yaptıkları deneyler sırasında yeni bir tip nöron keşfettiler. Bu nöronlar, belli işleri yaparken aktif hale geliyorlardı, tesadüfen farkedilen diğer özellikleri ise bir başkası aynı işi yaparken de aktif hale geçmeleriydi. Bu nöronlar primatları, insanları ve kuşları karşısındakini taklit etmeye zorluyordu! Bu özelliklerinden dolayı "ayna nöron" adını aldılar.

Daha sonra yapılan araştırmalar ayna nöronların insan beyninde "broca" denen ve konuşmadan sorumlu olduğu bilinen bölgede bulunduğunu gösterdi. Bilim insanları buradan yola çıkarak, konuşmanın, başkalarının hareketlerini tanıma ve algılama ile başladığını düşündüler. Önceleri el kol işaretlerine ve mimiklere dayanan haberleşme, zaman içinde konuşmaya dönüşmüştü.

Düşmanınızın yüzündeki ifade birazdan ne yapmanız gerektiği hakkında her zaman iyi bir fikir verir. En iyi hatiplere bakın ya da kendinizi konuşurken düşünün, elleriniz ve kollarınız konuşmayı tamamlamaya çalışırlar ya da kimi zaman sözcüklerinizle saklamaya çalıştığınız düşüncelerinizi yüz ifadeniz ele verir. Vücut dili ya da empati üzerine onlarca kitap bulabilirsiniz bugün. Bilim insanları günümüzde ayna nöronları psikolojinin DNA'ları olarak görüyor.

Merak edilen sorudur "herşey nasıl başladı?". Herşey, yansıma ile başladı, milyonlarca kilometre öteden gelen güneş ışını dünyaya vardığında, yansıdı. Yansıma bugün beyinlerimizde devam ediyor.



Hep merak konusu olan; esnemenin neden bulaşıcı olduğu, karşımızdaki insan kaşınınca neden bizim de kaşınmak istediğimiz, karşımızdaki göz kırpınca neden bizim de göz kırpma isteği duyduğumuz gibi sorular bu araştırma sayesinde kolaylıkla cevap bulabiliyor.

Araştırmalara göre vücudumuzda bulunan ayna nöronların etkisiyle karşımızdaki insanların mimiklerini, hareketlerini, konuşma şekillerini taklit etme ihtiyacı duyuyoruz kendimizde. Dolayısıyla da en çok etkileşimde bulunduğumuz insanlar en çok taklit ettiğimiz insanlar oluyor. Gün geçtikçe ve etkileşimimiz arttıkça farkına bile varmadan o insanlara benzemeye başlıyoruz; onlar gibi konuşmaya, onlar gibi mimiklere sahip olmaya, onlar gibi davranmaya... 

 
Yine bilim adamlarına göre, belli mimikleri ve davranışları paylaşan insanların zamanla suratına bu mimikler yerleşiyor ve yüz şekilleri bu mimiklere göre değişiyor. Yani bir insan hangi insanın mimiklerini daha çok taklit ederse, zamanla yüz şekli taklit ettiği insanı andırmaya başlıyor. Sevgililer, eşler ve yakın dostlar günlük hayatta çok fazla birlikte vakit geçirdikleri için dolayısıyla bir süre sonra birbirleri gibi görünmeye başlıyorlar.

Kaynak: http://www.biltek.tubitak.gov.tr/


 

0 yorum var :):

Yorum Gönder

top